Emanetçiyle bu kadar

A -
A +

Özlenen ligin hiç de özlenen bir takımı görüntüsü vermeyen Beşiktaş'la gelmesi, futbolsever adına bir şanssızlıktı doğrusu... Veli ve Egemen takviyesi ile geçen sezon bıraktığımız görüntüsüne artılar ekleyebileceğini zannettiğimiz "emanetçi teknik direktör" yönetimindeki siyah -beyazlı takım, Eskişehir karşısında, hem skor, hem oyun bakımından, üstün olan taraf değil, adeta ezilen takımdı. Defansta, adı "sakara" çıkmış Sivok ve Egemen'in bu zafiyet meyveleri daha 25. dakikada Diego'nun şutunda toplandı... Ev sahibi takımda Serdar'ın, Mehmet Yıldız gibi yolu adliyelere düşmüş partneriyle Beşiktaş defansını hallaç pamuğu gibi atması, önce bizleri şaşırtsa da, sonra bu sıradan bir iş gibi geldi... Uzun hazırlık döneminde, kaptanlık meselesini bile bıçak gibi kesip halledemeyen, bu yüzden "Pazubant benim kolumda olmalı" diyerek kazan kaldıran Quaresma'nın suratını görmeliydiniz dün... Ya sanki dayak yemiş, ya sancıları varmış, ya da cebinde parası bitmiş gibi mutsuzluk portresi veriyordu... İsteksizlik sadece onda değildi ki... Fernandes, Guti'nin kadro dışı bırakılması ile omuzlarına binen yükün altında ezilirken, asla bir Guti olmadığını da gösterdi... Veli'ymiş, Simao'ymuş, Almeida'ymış... Geçiniz bunları geçiniz... "Yabancı doymazı" transferleriyle "cürümü kadar yer yakan" Beşiktaş'ın, dün içler acısı halini gördükten sonra, şike olayları ile soğuduğumuz futbolun ortalığı ısıtacağına asla inancımız kalmadı... Yazık beklediğimize... GİT İŞİNE BE CARLOS Bir teknik adam daha işe başlarken kendi ağzından "Ben emanetçiyim" der mi? Derse, onun Beşiktaş gibi bir takıma vereceklerinden ne beklenir ki? Carvalhal'ın bir "hiç" olduğuna bu kadar çabuk mu karar verecektik...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.