Emeğin ve terin hakkı bu değil!

A -
A +

Anadolu insanı bir başkadır... Onun insana sarılması; saygısı; misafirperverliği; yaklaşımı ve asla riya kokmayan söyleşisi büyüler insanı... Ve sonra oturur işin bir muhasebesini yaparsınız... "Keşke Anadolu'nun o insanları içinde yaşasaydık... Keşke sadece sevginin ön plana çıktığı dostlukların arasında yoğrulsaydık..." Bunlar geçer insanın aklından... Raylar üzerinde süzülen, yalpalaya yalpalaya giden vagonlar gibi, gerçeğin içinde yol alırız... *** Geçtiğimiz hafta iki günümüzü Karabükspor'un saygıdeğer başkanı Nevzat Şahin'in davetini kırmayarak, 40'a yakın spor yazarı arkadaşımızla birlikte Karabük-Safranbolu-Bartın-İnkumu hattında geçirdik... Bizimkisi "hem ziyaret, hem ticaret" misaliydi... Beşiktaş'ın Karabükspor ile oynayacağı lig karşılaşması, bahanemiz olmuştu... Safranbolu'nun o otantik evlerinin sırma gibi dizildiği her mahalleyi tek tek gezdik... Geceyi yine belki de 150 yıllık bir otelde geçirdik... Amasra'ya, Fatih Sultan Mehmet'in "Lala, Lala, Çeşm-i Cihan bu mu ola" dediği o tepeden baktık... İnkumu'nun asla insanın üstüne yapışmayan sihirli kumuyla tanıştık... Bunlar bizim seyahat anılarımız oldu, belki de aylarca anlatacağımız... *** Ama esas konumuz Karabükspor ve onun başkanı Nevzat Şahin'in kişiliği... Gösterdiği saygı ve yakınlıkla hepimizi büyüleyen bir başkan Şahin... Karabükspor'a âşık o... Takımın kaybettiği her puan, onun yüreğine bir kor ateşi gibi düşüyor... Oysa, para pul önemli değil onun için... Önce insanlık, sonra başarıyı prensip edinmiş birisinin, Karabükspor'un aldığı kötü sonuçlar nedeni ile moralman yıkılmışlığı, hiç de hak etmediği bir durum... Hele Demir Çelik Fabrikalarında 2000 derecede çalışan işçilerin maaşlarından kesilen paraların da Karabükspor'a yönlendirilmesi ve futbolcuların bunu aklından çıkarmaması gerektiğini savunan Başkan Şahin, "Biz bu değiliz... İşçinin emeğinin olduğu bir takımın sahada bambaşka bir ruhla koşması gerek" demesi, boşuna değil... Dileriz Karabükspor, onu canından çok seven insanların emeklerine, terlerine layık bir takım olur... >> Alkışlanacak bir Rektör Bir üniversite... Yüzölçümünün gözün alabileceği büyüklükteki bir alanda birbirinden harika mimari binaların yükseldiği, sosyal alanların 25 bin öğrenciye fazlasıyla yettiği bir üniversite düşünün... Bahçesindeki 500'den fazla aydınlatma direğine ikişer ikişer asılmış, her biri hayat dersi niteliğindeki edebî ve tarihî sözler... Göletinde su sporlarının yapıldığı; hayvanat bahçesinin, Demir Çelik Fabrikalarının kalite kontrolünün de belgelendirildiği bir fakültenin bulunduğu; 50 bin ağacın ekildiği; her gelen misafire adına kayıtlı sertifikalı bir ağaç dikme imkânının verildiği bir üniversite Karabük Üniversitesi... Ve de en önemlisi, 25 bin kişilik bir stadın da bu üniversitenin içinde olduğunu söylersek, hadi Rektör Sayın Prof.Dr.Burhanettin Uysal'ı alkışlamayın bakalım... "Bizim bu üniversiteye gelen öğrenci, o direklere astığımız Şeyh Edebali'den, Mustafa Kemal Atatürk'ten, Mevlana'dan, La Brougham'dan, Hz.Ali'den, Lâedrî'den, "Düşünmeden öğrenmek beyhude; öğrenmeden düşünmek tehlikelidir" diyen Konfüçyus'a kadar dünyanın en önemli insanlarının bu sözlerini okuyup, benimsediklerinde, o öğrenciler bizim mezun ettiğimiz öğrencidir." Bu sözler Sayın Uysal'ın... Eğer bir boş vakit bulursanız ve Karabük'e yolunuz düşerse, Karabük Üniversitesi'ne mutlaka uğrayınız... Sizi hiç üşenmeden kapıda karşılayacak Sayın Rektör'ün hevesini, azmini ve öğrencisine tanıdığı imkânları görünüz ki; yaşınız kaç olursa olsun, tekrar öğrencilik yıllarına dönmek isteyeceksiniz... Teşekkürler hocam... Sizi tanımak, gerçekten bizim için bir şerefti...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.