Futbol Federasyonu şu son günlerde ön plana çıkmaya başladı... Daha düne kadar "Beceriksiz, sessiz, kariyersiz" gibi yakıştırılan benzetmeler yüzünden, bir anda aslan kesilen Federasyon, Ankaraspor'un küme düşürülmesi, yöneticilerinin ağır cezaya çarptırılması gibi kararlara imza attı... Baktı ki gündeme oturdu "Devam" dedi... Geçen hafta Bursa'da oynanan karşılaşmada, yeşil-beyazlı taraftarların Diyarbakırspor takımına ve tribündeki sevenlerine yakıştırdıkları "Bölücü örgüt" benzetmesi, Federasyonun bir defa daha aslan kesilmesine çanak tuttu... "Statüsü veya ligi ne olursa olsun, hiçbir kulübümüzün bu ve benzeri yaklaşımla karşılaşmaması için gerekli her türlü önlemi alma konusunda kararlıyız" diye esti gürledi Federasyon... Ve tek suçlu Bursaspor ve Diyarbakırspor başkanlarıymış gibi, ikisini kucaklaştırıp resim çektirdi... Yani konuyu, bir çırpıda halletti! Ya asıl mesele? Şimdi adama sormazlar mı? "PKK dışarı" bağırması mutlaka ceza bulmalı, doğrudur... Hem de en ağır şekilde... İyi güzel de "Federasyon uşağı, İ... hakemler" veya "Oraya gelir, ananızı belleriz" veyahut "Hepiniz o... çocuğusunuz" aşağılamaları ile "Dışarıda dayak var" gibi tehdit dolu sözler, neden bu güne kadar cezasız kaldı? Bundan sonra da kalmayacak mı sanki? Yok bilmem kaç saniye sürmemişmiş, yok tüm stat birlikte bağırmamışmış, yok şaka yollu takılmışmış gibisinden türlü bahanelerle sumen altı edilen onca şikayet, onca sergilenen tablo, dikkate bile alınmayacak mı bundan böyle de? Ya da bundan sonra sadece PKK sözcüğü mü aşağılama olarak algılanacak... Cezadan kurtulmak için, testereli delikanlıya, çocuk yakıştırması yaparak, hapishane günlerini kısaltmaya çalışan savunmacılar gibi, suça kılıf ararsa bu Federasyon, yolu açık olsun... Ya tüm hakaretleri, saniye hesap etmeden aynı kefeye koyup tartacak, ya da "Görmeyen, duymayan, bilmeyen" üç maymunu oynayıp, hesabı, gözlemcilerin, hakemlerin, temsilcilerin raporlarında yumuşaklık ve ceza indirimi mi aramayacak? İşte bu köprüyü geçtiği vakit, o Federasyon, saman alevi gibi parlayan değil, futbolumuzun emin ellerde olduğunu hissettiği bir kurum haline gelecektir... Es deli rüzgâr es; gürle biraz... Kutlama kürsüsü 1- G.Saray'ın "7 de 7 planını" 4 forvetli sistemiyle çözen Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay... 2- Beşiktaş'ta dikiş tutturamayan ama şimdi Bursaspor'da "fore kazık çakan" Ertuğrul Sağlam... 3- 10 yıldan beri, yedekliği dert etmeyen, son dakikaların "cankurtaranı" F.Bahçe'nin en değerli madeni, Semih Şentürk... Anzer balı! Ligde 45 yıllık bir rekoru kırma peşindeki F.Bahçe'de, neden bir kısım sevenleri mutlu değil? Liderlikse liderlik... Golse gol... Puansa puan... Tatmin etmeyen ne peki? Sanki her an bir terslikle karşılaşacakmış gibi bir beklenti içindekilerin sorunu aynı... "Daum'la olmuyor!" Olmayan ne? Doyuruculuk... Futbol fakirliği... Yıldız bolluğunda, tek yıldızlık oyun... Tribünlerin istediği coşkuyu veremeyen sahadakiler "Daha ne istiyonuz" isyanının eşiğinde adeta... Evet, o seyirci, Daum'la son dakika golleri ile kazanılan, stres dolu maçları kaldıramıyor artık... Çünkü bu gibi galibiyetlerin tek yorumu oluyor... "Ballı galibiyet" Doğu Karadeniz'in yüksek tepelerinde yetiştirilen "Anzer Balı" kilo başı, 50 bin lira değer buluyor... İşte Daum'un "Ballı galibiyetlerine" yakıştırılan yeni takım "Anzer..." Yapılan istatistikler de gösteriyor ki; F.Bahçe Daum'la çıktığı 109 lig maçının 39'unda son dakika golü atarken, 37 galibiyet, 2 de beraberlik almış... "Anzer Balı" bile halt etmiş... Böyle bala can kurban...