Mahallenin 10 veledi, bazen bir kediyi köşeye sıkıştırır, ellerindeki sopalarla onu korkutmaya çalışır. İşte o zaman, o kedicik, başına gelecek muhtemel bir felaketi önceden sezinlemişçesine, zoraki kabadayı olur ve tırnaklarını karşısındaki azgın 10 velede gösterir. Korkunun ecele faydasının olmadığı andır o an... Ölmeden önce, belki bir iki tırmık atmak, onun için kahramanlık destanlarının yazılacağı anlamını taşır. *** "Öyle horozlar vardır ki, güneş, onlar öttüğü için doğuyor sanırlar." Gök gürültülerinin solda sıfır kaldığı F.Bahçe'de, aylardır esenler, bir defa daha gürleyerek, yine bilinen o edebiyat parçalarını okumaya çalıştı. Aynı sözcükleri 8,5 yıldır defalarca duyanlar, ne yazık ki, sanki ilk defa dinliyormuşçasına, bu sözlerin sonrasında "bulunmaz başkanlarına" alkışlarını yine eksik etmediler. O alkışları elleri patlarcasına yapanlar, gönül isterdi ki, 8,5 yılda 8 kongre yapan, 5 defa G.Saray'ın, bir defa da Beşiktaş gibi iki ezeli rakibin şampiyonluğuna uzaktan baka kalan kişiye şöyle sorsaydılar: "Bu kadar uzun yıllar başkanlık yaptınız, niye bizleri, ezeli rakiplerin başarılarıyla boynu bükük bıraktınız?" "Bunca yıldır ninni dinledik, bir defa daha asla dinleyemeyiz." Ama nerdeee... *** Şimdi üniversiteden, yeni tesislerden bahseden başkan "Acaba küstürürsek gider" diye düşünenleri inandırmanın vakurluğuyla, gündem değiştirecek başka bir konuya imza atıyor. "Ey ilgililer... Ligin son 6 haftasını incelemeye alın." Yâni demek istiyor ki "Ben bu takımı şampiyon yapacaktım, Türkiye Kupası'nı alacaktım ama birileri şike yaptı, birileri anlaştı, birileri bizi üç kağıda getirip elimizi boş bıraktı, birileri maç ayarladı." Yâni, G.Saray'ın son şampiyonluğunda şaibe var. Yâni, Beşiktaş'ın Türkiye Kupası'nda hile var. Soyunma odaların dili olsa da konuşsa... Daum bir cesaret edip, Nobre bir erkeklik taslayıp konuşsa... Anelka açsa ağzını, yumsa gözünü... Ama nerdeee... "Her şey üstüme üstüme geliyor" diyenler, aslında ters yolda değil midir? *** Esip gürleyen bir kişi daha var ki onun bu esintisinin altında "Mutlaka bir hinlik vardır" diye düşünüyor insan... Ali Şen ile bundan 3 yıl önce Bodrum'daki yazlığında saatler süren bir görüşme yapmıştık. Bunlardan bazılarını gazetemizde yayımladık, bazılarını içimizde sakladık. Şen'in, muazzam yazlığında olmayan hayvan yoktu. "En büyük Fener, şampiyon Fener" diyen sarı-lacivert renkli papağanlar, maymunlar, kediler, köpekler, atlar, inekler... "Bu ne sevgi başkan" dediğimizde "Ne yapayım, hayvanları çok seviyorum" cevabını vermişti. Ve ilâve etmişti: "Hayvanları çok seviyorum ama hayatta sevmediğim tek kişi var. O da Aziz Yıldırım!" *** O gün esenler, bugün sevmediği insanın yanağından makas alıyor ve "Aman F.Bahçe'nin başından ayrılma, bu camianın sana ihtiyacı var" diye onun tekrar başkan seçilmesinde "baş rol" oynuyor. İşte bugün, 8,5 yılda 8 kongre yapan, 5 defa G.Saray'ın , bir defa Beşiktaş'ın şampiyonluğunu gören, buna rağmen her "Gidiyorum" dediğinde "Gitme" diye yollarına kırmızı halı serilen, açlık grevleri yapılan başkan; şimdi yeni hedeflerini çizerken, eskiden alıştığımız vaatlerini sıralıyor peş peşe: "100. yılda, gazozuna kupa olsun alacağız." Gürleme erken başladı bir defa daha... "Sportif başarısızlıkların usta örtücüleri" yine vazgeçilmez yapıldı... Amma... O 100. yılda şampiyonluklar, kupalar bir defa daha kaçarsa, işte o zaman, sportif başarısızlığa alıştırılan milyonların elinden, bu başkanı ve bu yönetimi, ne tesis, ne övünülecek tek eser olan Saraçoğlu gibi 10 stat, ne de yanağından makas alan Ali Şen kurtarır. Çünkü, o anda, bu gün "kral" olanların, köşeye sıkıştırılmış bir kediden farkı olamaz.