35 yıldır bu mesleğin içindeyiz... Vikingur gibisini görmedik... En son işleri, futbol oynamak olan, bakkal, çırak, manav, işçi topluluğu, ilk defa çıktığı Avrupa futbol arenasında bir ton golü kalesinde görerek, hayatlarının en anlamlı ikinci 90 dakikasını yaşadı... Onlar için "ikinci şerefli mağlubiyet" sanki göğüslerine takılan birer zafer madalyası gibiydi... *** 2 bin kişilik stadını, pardon semt sahasını bile dolduramayan, bir tarafı topa hızlı vurdunuz mu denize giden, diğer yanı kayaların içine oyularak yapılan portatif tribünü ile UEFA'dan onay almış bir sahayı gördükten sonra, acımakla, sitem etmek arasında kaldık... Bizim Saracoğlu'nu, İnönü'yü, Ali Sami Yen'i beğenmeyip, kılı kırk yaran UEFA heyetleri, bu garip sahayı nasıl beğenmişler ve onay vermişler, anlamak mümkün değildi... Bu saatten sonra UEFA, bizim için "eyyamcının ağa babasıdır" artık... *** Schuster'in deneme yanılma metodu ile bir yerlere gelme isteğini dün geceki, daha doğrusu güneşin batmadığı, gecenin içindeki gündüz maçında bir kere daha gördük... Beşiktaş'ın ön libero sıkıntılarına çareler arayan Alman hoca sonunda Delgado'yu bu alana çekti. O Delgado ki, hayatında rakip kovalamamış, sadece kaleye yakın oynamayı sevmiş, çalım sevdalısı ama usta ayakları ile yeni görevinde hiç sırıtmadan geçer not aldı... Tabii bu Vikingur karşısında böylesine rahat olabilirdi... Queresma, Nihat, Delgado'nun ustalıkları dışında, aklımızda maçtan bir enstantane kalmadı desek yeridir... *** Dünkü maçta, taktik, oyun şekli, sistem gibi değerlendirmeler yapmak "abesle iştigalden" başka bir şey değil... İddia ediyoruz, gazetemizin spor ve yazı işlerinden bir on bir çıkaralım, Vikingur'a kafa tutmazsa, bu mesleği anında bırakırız... Dünyanın bir ucuna, ön eleme maçı için gidiliyorsa, o takım lokum gibi yumuşak değil, en azından bayat bir leblebi gibi dişimizi az çok acıtması lazım... İşte Beşiktaş dün, futbolu hobi olarak yapan bir takımı eledi sadece... Zaten UEFA standartlarına uymayan her yönleriyle, Vikingur'un ne işi vardı ki bu sahnede?.. *** Gönül isterdi ki Schuster, sanki karşısında dişli bir rakip varmış gibi, en azından 4-0 biten ilk yarıdan sonra sistem değiştirmeliydi... Bırak fazla gol atmayı, bırak pozisyona girmeyi... 4 forvetle hangi takıma karşı oynayacaksın? Sistem böyle oturtulmaz ki... Şablon, böyle antrenman maçlarında uygulanır ve yerleştirilmeye çalışılır... Ama Beşiktaş ligin ve Avrupa'nın önemli maçlarına çıkmadan önce, tedbiri şimdilik düşünmüyor... Haydi hayırlısı...