Fatih Tekke farkı

A -
A +

Fatih oynasın ama Beşiktaş başarılı olmasın..." Bu sözler Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş'in, belki de bugüne kadar söylediği, içinden çok ders çıkarılması gereken ifadeler... Çünkü Güneş biliyor ki, Fatih Tekke, damarlarında bordo-mavi kan dolaşan bir futbolcu... Zaten kendisi de Beşiktaş'a imza attığı gün mertçe aynı şeyi söyledi: "Trabzonsporlu'yum ama menfaatim icabı Beşiktaş'a hizmet için buradayım." Bazıları gibi, gittiği kulübe imza attıktan sonra "Ben doğuştan ......'liyim" gibisinden buram buram "döneklik" ve "eyyam" kokan sözler sarf etmedi Tekke... Mertçe söyledi beyninin içini ve ayaklarının hizmetini... Zaten Şenol Güneş'in ifade ettiği "Beşiktaş başarılı olmasın" sözlerinin altında, siyah-beyazlı taraftarlar başka mana aramasın... Şenol Güneş, bir evladının çok başarılı olmasını istiyor aslında... Ama ekmek kavgası işte... Onun alkışı Tekke'ye olacak... Gol attıkça sevinecek... Buruk, fakat gururla... Bize göre de, Fatih Tekke, bu sezon Beşiktaş'ın Guti ve Quaresma ile eşdeğer, belki de onlardan daha değerli transferidir... Çünkü golcü kısırlığındaki forvetin Bobo ve Nobre ile yürümeyeceği aşikar... Fatih gibi, topa iyi yükselen, golü iyi koklayan bir futbolcu ile Beşiktaş, şimdi tam "kıvamına" geldi... Şenol Güneş'in endişesi de, bu yüzden zaten... F.Bahçe'nin "Hürmüz'ü" Tiyatroda oynar, alkışı hak eder... Tekrar tekrar filmi yapılır, gişe rekorları kırar... "Yedi Kocalı Hürmüz'den" bahsediyoruz... 7 kocayı büyük bir ustalıkla idare eden o "Meşhur Hürmüz'e" kızmak şöyle dursun, biraz tebessüm, biraz da hayranlık duyarız... F.Bahçeli Bilica'nın da, Hürmüz'den farkı yok hani... Tam 7 defa evlenmiş Brezilyalı futbolcu... O meşhur Hürmüz'den tek farkı ise, tam 7 tane çocuk sahibi olması... Şu anda, Bilica'yı, günümüzde en fazla kıskananlar ise, herhalde Seda Sayan, Mehmet Ali Erbil ve bir de bizim Ümit Aktan'dır! Bravo Hiddink Kazakistan'da stada girerken Kazak yetkililer tarafından didik didik aranmak istenen millilerimizin bir rezaletle karşı karşıya kalmasına ramak kalmışken Hiddink olaya el koydu... Hollandalı hoca, güvenlikçilerin saygısız davranışlarına "Durun bakalım, şöyle kenara çekilin" diyerek, tüm kafileyi tek tek içeri aldı ve en sonunda da kendisi girdi... Sadece saha içinde değil, dışında da bir fenomen olduğunu gösterdi Hiddink... Her ne kadar, takımlarında oynamayan futbolculardan kurulu bir milli takıma sarılsa da, galibiyet onu, saha içinde de haklı çıkardı... Bu Hiddink'i, yavaş yavaş içimize sindireceğiz galiba... Badem gözlüler! Beşiktaş, yabancı bolluğunda Fink'in, 2 ay boyunca sözleşmesini dondurdu... Zavallı Alman "Nasıl olsa paramı alacağım" hesabı içinde, paşa paşa kabul etti bu anlaşmayı... F.Bahçe'nin "hırçın çocuğu" Kazım'ın da başına buna benzer bir iş geldi... Young Boys maçında gördüğü kırmızı kart ve F.Bahçe'nin Avrupa'ya veda edişi nedeniyle Kazım "Tu-kaka" ilan edildi bildiğiniz gibi... "Git kendine takım bul" denildi... Yani sizin anlayacağınız, resmen dışlandı... Amma... Şimdi ne oldu peki? Aykut Kocaman, Kazım'ı kazanmak için "çalışacağını" onun yeteneklerine çok güvendiğini söylemez mi? Ve öte yandan, Beşiktaş da, Fink'e ani bir kararla yeni sözleşme yapıp, lisans çıkararak bir başka şaşırtmacaya imza attırmaz mı? İşe bakınız... Düne kadar kapı önüne konanlar, şimdi "kurtarıcı" diye kapı önünde kucaklanıyor... "Kör ölünce, badem gözlü olur" ya... Bizim büyüklerin işi de, buna benzedi aynen... Senaryo bolluğu G.Saray'da tuhaf şeyler oluyor... Daha doğrusu oluyor mu, olmuyor mu bunu tam olarak bilmiyoruz... Başkan Adnan Polat, kamuoyunun bazı kesimlerinin bildiği olayları, sanki "herkes duysun" gibisinden canlı yayında bir bir açıkladı... Yok efendim Rusya'ya gittiğinde kızlarla otel kapatmışmış; uyuşturucu kullanmışmış; Uzakdoğu'da, yine buna benzer alemler yapmışmış... Ayrıca transferlerde komisyon çemberi kurup, menfaat sağlamışmış... Falan, filan... İnsanın, bunları duyunca, tüyleri diken diken oluyor... Ama Adnan Polat, meydanı kimselere bırakmadan, olabilecek söylentileri bir bir büyük cesaretle açıklarken, iyi mi yaptı, yoksa kendine ateş mi etti acaba? Bir gerçek var ki, Avrupa arenasından elenen G.Saray'ın, ligde de parlak bir gidişi olmazken, bu gibi söylentilerin, ucundan kenarından takıma "teğet" geçmeyeceği de, şüphesiz hani... Unutulan milli Fenerbahçe, Volkan Demirel'den sonra "kaleye kim geçecek" diye kara kara düşünürken birden Serkan Kırıntılı'ya sarıldı... Teknik Direktör Aykut Kocaman, daha düne kadar "Kalede sorun yok, Mert Günok var; o da olmazsa Ertuğrul Taşkıran var" diyerek, kalede sıkıntı olmadığı konusunda demeçler verdi. Ama Kocaman, lafını çabuk yedi... Yıllardır Fenerbahçe formasını giyen milli kaleci Ertuğrul Taşkıran, şimdi 4. kaleci konumunda... Peki bu genç yetenek oynamaya oynamaya pas tutmayacak mı? Kocaman, Sivasspor karşısında "Cumhuriyet Kupası" maçında, 6 tane pırıl pırıl genç denedi... Ama Ertuğrul'u unuttu... "Doğmadan ölenler" sınıfına erken sokulan, 14 kez milli forma giymiş Ertuğrul, galiba, sadece "antrenman kalecisi" olacak artık...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.