F.Bahçe'nin defosu!

A -
A +

Sivasspor gibi, mütevazı bir Anadolu takımında oynarken "kuzu" olan ama İstanbul'a ayak basar basmaz, hele F.Bahçe formasını da sırtına geçirince "canavar" kesilen Bilica, artık Türk futbolseverinin nefret ettiği adamdır... Onu "Frankeştayn" gibi imal eden bizler; onu adam yerine koyup, insan içine sokan bizler; onu F.Bahçeli yapan her kimse; en az onun kadar suçludur... Adamın, mesleğine saygısı yok... Adamın, meslektaşına saygısı hiç yok... Adamın; futbol ahlak garnitüründen nasiplenmişliği yok... Adam "Ali kıran baş kesen" sanki... Salladığı tekmeler, eğer sakınılmasa bugün evinin bahçesinde "Kırık bacak ve kol sergisi" açacak kadar bereketli olacak zenginliğe sahip olurdu... Onun karşısında oynamak için, mangal gibi bir yürekli ve evden çıkarken vasiyetini yazacak kadar endişelidir rakip futbolcular... Kasaplık yerine, futbolculuk mesleğini seçmiş birisi için, bugüne kadar hoşgörü sınırlarını çok geniş tutan hakemlerimiz, şimdi mutlu mudur? Kartlarını, onun tükürükler saçan ağzından çıkan çirkin sözlerin karşısında bile çıkarmaya cesaret edemeyenlerin, bu adamı F.Bahçe'nin "Cengaveri!" yapmalarının mükafatı, eğer boyunlarına asılacaksa, bunun adı "Utanç madalyası" olmalıdır... Bilica, artık tekme atmak, adama "bodoslama" girmek dışında, şimdi rakibin mezar kazıcılığının stajını da yapmaktadır... Eyy F.Bahçe Yönetimi... Sayın Başkan Yıldırım... F.Bahçe'nin, Bilica'nın tekme, itiraz, saha kazma gibi "Marşal Yardımlarıyla" şampiyonluğa ihtiyacı mı var? Sanki o olmasa, F.Bahçe şampiyon olmayacak mı? Aslında, böyle bir itici adamın sırtına, sarı-lacivert gibi kutsal bir formayı vermek, bir yöneticilik ayıbıdır... Kurtulun şu adamdan... Kurtarın futbolumuzu alemci ve sahalarımızdaki kötü örnekten... Kovun gitsin... Bilicalı F.Bahçe'yi, zorla sevdirmeyin kimseye... Bir heykel yeri açın 46. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu, damaklarda tat, gözlerde özlem bırakarak sona erdi... 1257 kilometre, 8 etap, 120 bisikletçi... Türkiye'nin en hayran olunan yerleri; Ege, Pamukkale, Akdeniz'de, öylesine bir iz bıraktılar ki, kelimelerle ifade etmek mümkün değil... Eurosport gibi, dünyanın en seyredilen kanalı 8 gün boyunca, günde 2 saat, hem yarışı, hem de ülkemizin en mükemmel yerlerini bilene, bilmeyene aşık etti... Parayla yapılamayacak bir Türkiye propagandası... Üstelik en ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde... Kuşadası, Bodrum, Marmaris, Pamukkale, Fethiye, Finike, Antalya ve Alanya... Böyle bir güzergahta, dünyanın en iyi bisikletçileri zevkle, heyecanla, müthiş bir mücadelenin içinde oldular... Belki bizim bisikletçilerimiz dereceye giremedi ama inanın Türkiye'miz, şu anda, en tercih edilen ülkeler sıralamasında mutlaka birinci sırada yerini almıştır... Tur sayesinde, kazanan Türkiye olmuştur... İşte bu yüzden, herkese bir başkandan çok, bir dost, bir yakın arkadaş gibi davranan, Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu, ülkede anıtı dikilecekler listesinin başındaki adamdır... O bizlerin damağına bir gram bal değil, peteğiyle bisiklet lezzetini döken insandır... Darısı, diğer federasyon başkanlarının başına... Denizli'yi anlamak! Bu sezon, Beşiktaş, eğer şampiyonluk ümitlerini yok etmişse, bundaki en büyük pay Mustafa Denizli'nindir... Kadro sürprizlerini çok seven Denizli, lig başından beri Beşiktaş'ın omurgasını bir türlü inşa edemeyen gemi ustasıdır... Tamam; sakatlıklar, cezalar, kadro uygulamasını zorlaştırıyor... Ama F.Bahçe gibi "Olmazsa, olmaz" bir maça, üstelik Saracoğlu'nda çıkarken, sıradan karşılaşmalarda bile, bazen 18'e almadığı İsmail Köybaşı'yı, ilk on birde sahaya çıkarmanın anlamı "Sürpriz" değildir sadece... Çocuk, duruyor duruyor, en önemli maçta F.Bahçe maçının kadrosunda... Sadece kendisi değil, tribünler bile şaşırıyor bu tercihe... İbrahim Üzülmez'in de, oyun anlayışını bozan bu delikanlı, o gün, eğer oyundan atılmamışsa, bunu çok kötü maç yöneten hakemin, kuralları uygulamamasına borçludur... Diğer yanda Serdar Özkan... Beşiktaş'ta kalmaya nazlanan, sonra da maç başına anlaşan bu futbolcu da, F.Bahçe karşısında, Denizli'nin sonradan oyuna alıp, takımını kurtarmasını istediği futbolcudur... En önemli maçta, forma giymeyi hayal bile edemeyen, iki futbolcu... İşte Denizli'nin sürpriz merakı... Beşiktaş'a, nelere mal oldu, nelere... Kapı ve baca Erman Toroğlu'nun Lig TV'den koparılmasına alkış tutanlar, şimdi bu yorumcunun, reklam yıldızı olarak geri dönüşünü izliyor... Zaten son günlerde bir "boru" furyası gidiyor işte... Tanju Çolak, Rıdvan Dilmen öncülük ettiler boru reklamlarına... Tuzları kuru olanlar, bir de reklam yıldızı olarak, ganimetlerine katkıda bulunuyor... Eee, onları görünce, evimizin bütün borularını, İSKİ'nin tüm toprak altı döşemelerini Rıdvan'ın, Tanju'nun "borularıyla" kaplayacağız ya... Şimdi bir de Erman'ın borusu çıktı... Lig TV kapısından kovulan şahsiyet, şimdi bacadan girip "boru reklam yıldızı" olarak aynı ekranda... İşe bakın... Eskiden spor adamı olanlar, şimdi karşımızda "boru adamı" olarak boy gösteriyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.