Hürriyet Gazetesi spor sayfalarındaki değişimi hepiniz biliyorsunuz. Değişim derken, sayfa düzeninden bahsetmiyoruz. O başka bir konu... Bizim bahsettiğimiz değişim "kelle avcılığı" gibi olanı... Yılların gazetecisi Esat Yılmaer'e yapılan ayıp... Saygısızlık... Bizim kabullenemediğimiz DMEO; açılımıyla "Damat memnun etme operasyonu." Spor basının tek bir ferdine değil, düşünce olarak, geneline saplanmış bir hançerden bahsediyoruz. Kanımıza dokunan da bu ya... Gerçek spor gazeteciliğinden başka mesleği olmayan birisine "Şöyle kenara çekil" denmenin de bir adabı var muhakkak... Ama bir Genel Yönetmen, damadının tüm isteklerini yerine getirme adına, elinin tersiyle 30 yılı aşkın bir meslektaşımıza, daha da öte TSYD Genel Başkanı apoletini de taşıyan Esat Yılmaer'e "Yeter" derken, aslında tüm spor yazarlarını da "Siz kim oluyorsunuz" gibisinden saygısızca selamlamıştır! SİNYAL İKİ YIL ÖNCE VERİLDİ Makamlar tabii ki kalıcı olmasına rağmen o koltukta oturanlar gidicidir. Ama eğer konu spor sayfalarının sorumluluğu ise, bu görev değişikliği mesleğin erbaplarından alınıp, şarkıcı türkücü kesimine verilemez! Hele hele, küfürbaz bir amigo niteliği taşıyan birisine asla! Esat Yılmaer, iki yıl önce Antalya'daki TSYD Semineri'nde Genel Yönetmeninin de konuşmacı olduğu oturumda gardını alsaydı ve etrafını temizleseydi, bu gün yine spor sayfalarının amiraliydi. O gün Ertuğrul Özkök, "Ben spor sayfalarında hayal satan yalan haber gördüğümde mutlu oluyorum" derken, Yılmaer'e bir mesaj bırakmıştı: "Spor sayfalarını biraz magazine döndürün; şarkıcı, türkücülere yorum yaptırın, onların resimlerini sporun gerçekleri ile harmanlayın." O zamanlar, hiçbir spor müdürünün kabul edemeyeceği bu teklife Yılmaer de durabildiği kadar karşı durmuş ama bir gün Ercan Saatçi saçmalığı ile burun buruna geldiğinde ve arkasında fazla bir gerçek dostunun olmadığını gördüğünde, iş işten geçmişti. MAGAZİN ANLAYIŞI GÜNDEMDE Türk basının "amiral gemisi" şimdi magazincinin ellerinde, yeni bir anlayışla, spor okyanusunda yol almaya çalışıyor. Sporun gerçeklerinden çok, magazinsel boyutlarıyla sayfalarını doldurmaya çalışıyor. Bir Süper Lig maçının yıldız tablosu sayfaya konmamış, umurunda değil onların... Manşetlerden anons yaptığı bir Avrupa derbisinden, ertesi gün sayfalara hiç bir şey yansımamış, umurunda değil... Onun umurunda olan, yıldız tablolarının değerlendirilmesinin, magazin dünyasının renkli isimleri tarafından yapılması... Semercioğlu gibi TV eleştirmenlerinin sayfa boyu fotoğraflarının büyüklüğü önemli... Ona ne Korkut Göze, İlhan Söyler gibi isimlerden, emekçilerden, bu işin ustalarından? Ona "15.000 TL maaş az geliyor" diye isyan edip, bunu 2 ile çarptıran hakem eskileri gerek... ŞİMDİ KENETLENME ZAMANI Her zaman söylüyoruz... Mesleğini kıskanmayan, buna karşılık, en yakınına çelme atmaya çalışan bizler... Necmi Tanyolaç, Namık Sevik gibi büyüklerimizin bize bıraktığı bu güzelim mesleği, daha fazla hırpalatmayın! Aramıza katılan, bu mesleği yapmaya hazır olan, futbolcusu, hakemi, iş adamına karşı değiliz. Biz, mesleğimize saygı gösterecek her kişiye kucak açarız... Destek oluruz... Ama küfürbaz şarkıcılara değil... Onun yağdanlık magazin yazarlarına, iş birliği yaptığı Brütüs'lere yanımızda yer yok! Gerçek spor basını; Ercan Saatçi'nin küfürlerine "Olur böyle şeyler" diyerek sahip çıkanlar gibi, kendi mesleğini çembere alıp, dışarıdan kayınpeder yardımı ile sızanlara kapılarını kapatabildiği kadar mücadele etmelidir. TSYD, bu güne kadar, belki tam olarak kenetlenemedi. Ama artık bu mesleği ayağa düşürenlere karşı dik durmalıyız. Bu mesleği dışarıdan yıpratıp, cami avlusuna kerhen gelerek musalla taşına yatıranlara "Nasıl bilirdiniz" sorusu yöneltildiğinde, onların gülerek "İyi bilirdik" demesine fırsat tanımayalım. Gelin birlik olalım... Gelin, şu güzelim mesleği ciddiye almayan, komik durumlara düşüren ve saygınlığını yok etmeye çalışanlara karşı "onur savaşı" verip "Geç başa, ol paşa" devirlerini bitirelim. Asli görevimiz bizi bekliyor!