Geçmişi çıkarıp yarını toplamak

A -
A +

"Dostlar vardır soba gibi; yüreğindeki ateşle ısıtır ellerinizi... Dostlar vardır; fırtınada sığınak, güneşte gölge... Dostlar vardır, dağ gibi vakur, toprak kadar bereketli... Dostlar vardır türkü gibi; her zaman söylenmeseler de, her daim içinde taşır sevdasını; yangını bulaştırır bir gönülden diğerine..." Hayata bakış açısının şablonunu kendine göre değil, dostlukların bulunduğu hedefe göre çizenler, sadece kendilerine değil, etrafındaki tüm güzellik arayan insanlara da rehber olur. *** Bir ligi "tuş" eder gibi gazete ve televizyon ekranlarına yapıştırmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyamıyoruz maalesef... Çünkü zihinlerde kalanlar, hep gözlerimizi "fal taşı" gibi açan olaylarla bezenmiş çirkinliklerdir. Ellerin birbirine dostça uzatıldığı kaç maç sonunu hatırlayabiliyoruz ki? Kaç karşılaşma sonunda, misafir takım alkışlarla uğurlanmıştır, soyunma odasına? Kaç 90 dakikada küfür, şiddet, öfke, yabancı maddeden arındırılmıştır spor ortamında, tribünde? Adam gibi yenmenin de, yenilmenin de normal karşılandığı kaç sonuç kalmıştır zihinlerimizde? Güle oynaya gidilip, aynı terane ile dönülmüş kaç müsabaka hatırlıyoruz? Ve kaç maç sonrası, televizyon ekranlarında "Oynat, geri al, bir daha oynat, bir daha..." emir komuta zinciri altında, ekranlar kirlenmemiş olarak güne, geç vakit veda edilmiştir? *** İki arkadaş çölde yürüyormuş... Yolculuklarının bir esnasında, aralarında tartışma çıkmış ve biri diğerine, şiddetli bir tokat patlatmış. Tokadı yiyen, yanağının sızısına rağmen eğilmiş kuma ve "Bugün en iyi arkadaşım bana tokat attı" diye yazmış... İki arkadaş vahaya gelinceye kadar, konuşmadan yollarına devam etmişler. Tokadı yiyen, suya girmeye karar vermiş. Ama birden bataklığa saplanmış ve çırpınmaya başlamış. Tokadı atan, arkadaşına elini uzatmış ve onu kurtarmış. Kurtulan bu defa bir taşa şöyle yazmış: "Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı" Arkadaşı sormuş "Neden canını acıttığımda kuma, şimdi ise taşa yazı yazdın?" Cevap hemen gelmiş: "Kuma yazdığımı rüzgâr silip süpürsün, taşa yazdığım ise hep yerinde kalsın diye." *** Koca koca takımlara "başkan ve yönetici" diye seçtiklerimiz, işin ciddiyetini kavrayamadan kulüp idare etmeye kalkıştıklarından, bugün 18 takımlı ligde, kimin kiminle dost olduğunu söyleyemeyiz. "Benim stadıma gelme" politikasının, tek kurtuluş yolu olduğunu benimseyen, futbolu seyir zevkinden mahrum edenlerin bu tutumu, kolluk kuvvetlerine şırınga ettikleri garip çare (!) değil midir? Ne demek, bir takımın sevdalısı olup da, o sevgiliyi izleyememek, destek veremeden, deplasmana gidememek, mücadeleyi, mahzun mahzun kulakları sadece radyodan dinleyerek taraftar olabilmek? Dünyanın hiç bir yerinde bir benzeri daha olmayan bu uygulamanın, toplum psikolojisini olumsuz yönde etkilemesini hiç dert edinmeyenlerin, aslında yöneticilik vasıflarını gözden geçirmeleri gerekir... İşin sadece rant boyutu ile ilgilenen, dostluk rüzgârlarını üzerlerinde estirmeyenlerin, keskin bakışları, toplumları olumsuz yönde harekete geçiren amansız mücadeleleri, bugün gelinen, ayrılıkların ve düşman gözüyle siperden bakar gibi fırsat kollayan çirkin arzuların, futbolumuzun üzerindeki karabasandır sanki... *** Koca koca, aklı başında kültürlü insanların toplandığı Mecliste, birisi kürsüye çıkıp "Cumhurbaşkanı, Başbakan'a nasıl kinle bakıyor" diyerek, elinde tuttuğu bir resim yüzünden 550 kişiyi birbirine nasıl düşürüyor, yumruk atmaya bile âlet ediyorsa, bugün Türk futbolunun lokomotifi büyüklerin başkanları da, aynı ortamı, diledikleri şekilde sahneye sürmektedir. Artık geriye dönüp "şu bunu dedi, o bunu dedi" dedikodularıyla değil, önümüzdeki sezonun dostluk temellerinin atılması gereken mecburiyetleri masaya yatırılmalıdır. Çünkü futbolumuz seyirci yönünden hastadır. Acilen neştere ihtiyaç vardır. Toplumları sinir küpü yapma zamanı değildir artık... İnsanları kaynaştırma, sporu sevgi çemberi altına almanın tam zamanıdır. Yoksa ipin ucu, gelecek sezon için şimdiden elden kaçarsa, dostluklar da buhar olur bilmiş olun... *** "Dost, matematiksel olmalı... Sevinci çarpmalı; üzüntüyü bölmeli... Geçmişi çıkarmalı; yarını toplamalı... Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı... Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı... İşi bitince seni bir tarafa atmamalı..." İmza ; Mevlana...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.