Kirpi yavrusunu "Pamuğum" diye severmiş ya... Federasyon ve MHK da Ali Aydın'a açtığı kucağın, gösterdiği şefkatin, tanıdığı torpilin meyvalarını topladı işte... Yaptığı kural hatasından sonra, futbol sahalarında görülmemesi gereken kişi, o gün "Ahlarla, vahlarla" uğurlanacakken, şimdi arkasından teneke çalınıp yolcu edildi... Bu gidiş, sadece Ali Aydın'ın gidişi değildir... Bu, Türkiye'deki MHK anlaşıyının da iflâsının bir defa daha ilânıdır... *** Her pazartesi günü "Londra Camping" tesislerinde, spor servisimizin futbol resitali (!) var... Hem de kıran kırana... Her dakika problem çıkan, her saniye bir itiraza çanak tutulan bu maçları idare etmek, hiç de kolay değil... Yıllarca G.Birliği forması altında ter dökmüş, şimdi de teknik direktörlük için kursları birer birer bitirmiş, spor yazarımız Şirin Berber, muhtemel bir halı saha savaşını önleyen, en güvendiğimiz hakem... Ama son hafta, o da Ali Aydın'laş#tı... Skorları karıştırdı, kaleye giren topa "Devam" dedi... Kart göstermesi gerektiği yerde "Kartlarımı yanıma almamışım" diye bahane üretti... 15 dakikalık (!) uzatma dakikasını 2 dakikada bitiriverdi... İşte en güvendiğimiz, en adil dediğimiz Şirin Berber'in bize yaptıkları... Gel de bu hakeme Ali Aydın yakıştırması yapma... Güvendiğimiz dağlara kar yağdı bir kere... Şirin'in bundan böyle bizlerin maçını yönetmesi zor... Artık Ali Aydın'lara aramızda yer yok! *** Ali Aydın düne kadar kötü hakem miydi? Hayır... Onu MHK ve federasyon bu hallere düşürdü... Aylar önce, istemeyerek de olsa, yaptığı kural hatasından sonra, taviz üstüne taviz, maç üstüne maç verenler, şimdi sakın ola ki kafalarını kuma gömmesin devekuşu gibi... Ali Aydın bitmişse, federasyon ve MHK da bitmiştir artık... Bu ülkeye, dünya üçüncülüğü getiren bir hocayı "Arkasındayız" demesine rağmen kovan zihniyet, artık Türk futboluna fayda değil zarar verecektir... Madem ki "Kan değişikliğinde yarar vardır" deniyor, o halde, onların da haziranda çekip gitmelerinde yarar vardır... Bir ülkenin, liglerinde "Kurgu söylentileri" gökyüzüne çıkmışsa, koltuk sevdalılarının popolarını kaldırma zamanı ve gitme vakti de gelmiş demektir... "Gelin bindi deveye, gör kısmeti nereye" anlayışı ile sporumuz meçhule sürüklenemez bundan böyle... *** Bir faal hakemimiz, bizlere anlattı... İşte MHK'daki çarpıklık... Diyor ki bu hakemimiz: "Siz bakmayın bizim başkanın televizyon ekranları karşısında, benim hakemim maç sonunda eğer bir hatası varsa bunu mutlaka söylemeli demesine... Sıkı mı? Kamuoyuna böyle konuşan başkan, bizlere de, benden izinsiz kimse ağzını açmayacak emrini vererek, elimizi kolumuzu bağlıyor..." Daha önce Sadık İlhan'ın, ağzından "Talimatlı maç" yönetme istendiğini unutmadık... Dün olan şey, bugün niye olmasın?.. Çünkü bu işin başındaki kişi aynı kişi... Hazirana kadar sabredeceğimiz ama ondan sonra da tahammül edemeyeceğimiz kişi bu... Bugün Ali Aydın'ın gidişine üzülenler muhakkak vardır... Ama MHK'nın başındaki giderse, inanıyoruz ki, bir kişi "Vah, vah" bile demeyecektir... Giderken iz bırakmak için, geçmişte güzelliklere, unutulmazlıklara ve de adalete imza atmak gerekir... *** Türk futbolunda artık bir şeyler değişmeli... En güvendiği adamı "Arkasındayız" dedikten bir ay sonra kovanlar da kalmamalı... Samsun maçı sonrası kıyamet koparan, son G.Saray maçındaki faciayı ise görmemezliğe gelip "Hakem mükemmel maç yönetti" diyen Sinan Engin ve Hüsnü Güreli gibi sorumlular (!) da gitmeli aramızdan... Çok uzun bir ayrılıktan sonra, tekrar futbolun içine lâf savaşını, atışmayı, dostluk bozacak demeçleri, transfer çılgınlıklarını getiren Ergun Gürsoy gibiler de gitmeli... Başkanlık koltuğunun ağırlığını bir önceki başkandan sonra yeterince dolduramayan, adı, gece kulüplerindeki skandallarla örtüşen, magazin basınına malzeme olan başkanlar da ayrılmalı aramızdan... Biz ki Fatih Terim, Şenol Güneş gibi firmaları yok yere temizledik, o halde kalmaması gerekenleri niye aramızda barındıralım?.. Türk futbolunun değişime, temizliğe ve de güzelliğe ihtiyacı var... Kim bu spora nokta kadar zarar veriyorsa, bilsin ki gidinceye kadar ellerimiz yakasındadır... Durup dururken kimse katil (!) yapmasın bizi...