Göğüs göğüse

A -
A +

İnsan masum olduğunu söylemekle, tertemiz bir kimliğe sahip olduğunu gösterebilir mi ? Hangi katil "Evet ben öldürdüm" diye hakim karşısına çıkıyor... Avukatların para kazanmaları, suçluların cezasını hafifletmekte yattığı için, Türkçemizin ifade etme boşluklarından, kanunlarımızın eksik ziyade yasalarından faydalanmak işleridir onların... İşte bu yüzden "Nasıl olsa sıyırırız" anlayışının kalkanına sığınanların "korkusuz" olması boşuna değildir... Kitabına uydurup toplumdan temizleyemediklerimizin, kitabına uydurup, salına salına dolaşmalarını önleyemedikten sonra, yasanın varlığı, kimleri ürkütebilir ki ? Kim korkar, suçluyu bile masum yapan o yasadan ? *** Herkesin bildiği çareleri, çaresizlik gibi göstermek isteyenlerin bedelini ödüyoruz biz... Yasa varsa uygulanır... Ceza varsa kesilir... Suçlularla, günahsızları aynı kefeye koyup, harmanlama yanlışı ve anlayışından dönülmediği sürece, güzellikleri ve mutlulukları yakalayamayız ki... Küfürü Türk sporunun üstünden kaldıralım istiyoruz... O küfür "Benim stadımda yok" diyen başkanların doğruluk payı olmayan sözleriyle kalkmaz ki... O küfür "Fikir alışverişinde bulunduk... Birbirimize plaketler verdik" gösterişleri içinde, kulüp başkanları ve Büyükşehir Belediye Başkanı'nın basına verdikleri dostane pozlarıyla kalkmaz ki... Bazen "çözüm" diye "düğüm" atılan İstanbul trafiği kadar çekilmez hale gelir bu gibi alışverişler... Ve de, tribünlerde çiçek açmaz, küfür de oturduğu yerden kalkmaz... *** İşin öyle çivisi çıktı ki... Sağır ve dilsizlerin maçında bile yumruklar konuşuyor, tekmeler atılıyor, ağızlar burunlar kırılıp, kanlar akıtılıyor... Neden ? Çünkü onlar duymuyor, konuşmuyor ama görüyorlar bir şeyleri... Bu özürlü insanlara bile kötü örnek olanları, yani tribünleri "küfür meydanına" döndürenleri, kıs kıs güldürmenin ötesinde, bugüne kadar ne geçti elimize... Eskiden sokaklarda saklambaç oynardık... Şimdi, caddelerde, meydanlarda karatenin, kalleşliğin oyununu en ince ayrıntılarına kadar uyguluyoruz... Canı isteyenin, canı istediğine küfür, yumruk, taş salladığı ortamların ürkütücülüğü değil, bütün bu çirkinliklerin karşısında, çaresizmiş gibi bakanların sırıtık görüntüleri üzüyor insanı... Doğu'da on binlerce şehit vermemize rağmen, bir türlü kökü kazınamamış yasa dışı örgüt militanlarının sayıları gibi, her geçen gün artan şehir ve tribün eşkiyalarının ürkütücü çoğalışı değil, bu gidişe; kollarını bağlayıp bakanların "vurdum duymazlığı" üzüyor insanı... *** Bu güne kadar bir televizyon kanalı bile, küfür ve şiddet konusunda program yapmak zahmetinde bulunmadı... Onlar için sadece, geyik muhabbeti, Hülya'nın itici lâfları, Kaya'nın değişik aile anlayışı, Aliye'nin kaçamağı, Seray'ın ham sesi ve mankenlerin "zina" sınıfından sayılmayan "aşk" diye sunulan sayısız maceraları önemli çünkü... Biz ülke olarak işin çözümünde değiliz ki... Varsın kanlar aksın... Varsın şiddet, tribünde küfürle kolkola gezinsin... Kimin umurunda... Şampiyonluk ve küme düşme yarışlarının son haftalardaki muhtemel atmosferini düşündükçe, futbolumuzun musalla taşına yatar gibi uzanacağı geçiyor gözlerimizin önünden... Bizler; ne futbolumuza "Allah rahmet eylesin" ne de çare üretemeyenlere "mekanınız cehennem olsun" bedduasını edelim... Bizler; sadece, bir avuç tribün cahiliyle "göğüs göğüse" çarpışalım... Öyleyse "Küfüre son, şiddete son" Dopingcilere, kan emicilere, tekmecilere, kışkırtıcılara, gevezelere, reytingcilere ve bahiscilere, sonuna kadar savaş... Futbola seyirci olalım ama futbolu spor kılığından çıkarmak isteyenlere de, seyirci kalmayalım... Öyleyse "İlk ve son hedefimiz, stat tribünlerindeki magandalardır... İleri!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.