Gökçek'in volesi!

A -
A +

Ankaraspor'u tarihe gömme plânı, Melih Gökçek'in gövde ve güç gösterileri arasında amacına ulaşamadı... Önce TFF Genel Kurulu'nda müthiş bir kulis çalışması yapan Gökçek, kendisine anında gard alan delegelerin "kapalı oylama" tezlerini, genel kurul salonunda anında detan sıkar gibi yok etti... "Hayır oylama açık yapılacak" bunun için de 101 oy gerekli gibi bir öneriyi sesli olarak ve delegelerin gözlerin içine baka baka söyledi... İşte bu hamle, satrançtaki "şah - mat" hamlesi gibi herkesin elini kolunu bağladı... Hadi kaldır bakalım elini Ankaraspor aleyhine... Kabul etmeyenlerin 11 kişide kalması boşuna değildi... Kabul edenler ise sayılmadı bile, kabul edilmiş gibi muamele gördü... Ve böylece Ankaraspor'un şerefi, namusu iade edildi... Ama nereye? İlk çıkan sonuç Bank Asya 1.Ligi'ydi ama hiç kimse işin buralarda biteceğine ihtimal dahi vermiyor... Hâttâ Genel kurul Divan Başkanı Levent Bıçakçı bile.. "Ankaraspor Süper Lig'den düşürülmüştür... İadesi oraya olur" Bizim bildiğimiz, tanıdığımız, tuttuğunu koparan, koparamayacağını anlayınca da, başkasına asla yâr etmeyen Melih Gökçek, Ankaraspor'u mutlaka Süper Lig'e sokacaktır; bu bir... Yunus Egemenoğlu'nun istifasını istemişse, Egemenoğlu ya gidecektir, ya da Gökçek'e çok daha büyük tavizler verilecektir; bu iki... Kimse, Ankaraspor'un mağdur olmuş 50'ye yakın futbolcusunun hakkını, şu saatten sonra "veremiyoruz" diyemez... Çünkü o futbolcular, iş buraya geldikten sonra, çatır çatır haklarını alırlar; bu üç... Ve en önemlisi Mehmet Ali Aydınlar, başkan seçildiği ilk gün, 90'dan golü yemiştir... Mutfak kulisi, o mutfakta federasyondan çıkacak paranın bile tespiti ama işin boyutlarının orada kalınacağının yanılgısı, Aydınlar'ı sadece gol yemekle bırakmamış, bir de "kimin parasını kime nasıl veriyorsun" sorusunu ve bundan doğan penaltı atışını da gündeme taşımıştır; bu da dört... İşte sizlere hareketli bir Genel Kurul ve onun peşinden sürüklediği sancılar... Nur topu gibi problemler eşliğinde, bir federasyonumuz olmuştur... Güle güle büyüsün... Anaları bir olsa da, babaları çok bir evladımız var artık... Vah futbolum vah ! Futbol Federasyonu Başkanlığına seçilen Mehmet Ali Aydınlar, görev bölümünün yapıldığı gün, ilk açıklamasını büyük bir müjde gibi veriyor resmen: "Yabancıda sınırsız sözleşme olacak... 6 sahada, 2 kulübede, 2 de tribünde... Sezon başlarken 10 kişilik liste verecek kulüpler... Bu sayının üstündeki sözleşmeli yabancıları Avrupa Kupası maçlarında oynatabilecekler..." Daha bitmedi... "Devre arasında yine 10 kişilik liste verip, ilk listeyi değiştirme, dışarıdaki futbolcuyu kadrolarına alma şansları olacak" Vah Türk futbolum vah... 3 büyük kulübün daha ilk günden esiri olmuş bir federasyonun eline düştün artık... Benim yerli futbolcumdan federasyona ne... Benim genç, alt yapıda harıl harıl çalışan, adam olmak için didinen futbolcum, federasyonun umurunda mı? O federasyon, 3 büyüklerin nabzına göre şerbet vermek için ilk icraatını açıklıyor, göğsünü gere gere: "Sınırsız yabancı" Zannediyor ki, 3 büyükler mutlu edilirse, Türkiye'de her şey düzgün gidecek... O federasyonum diyemiyor ki: "Ey F.Bahçe, Beşiktaş, G.Saray... Yaptığınız yanlış yabancı transferlerden bana ne... Sizin arka bahçenizi ben mi temizleyeceğim..." Ya da: "Hadi bakalım yabancı sınırlamasını kaldırdım... Amma... 6 yabancıdan sonra alacağınız her yabancı için, federasyona çok yüksek bir bedel yatırmanız gerekecek, buna var mısınız?" Eee bu da yok... İşte bütün bunlardan sonra da "Türk Milli Takımı, çok zayıf bir guruptan bile çıkamıyor" diye feryat ediyoruz... Santrfor bile bulamayan, orta sahada bir 10 numara eksikliğini çeken o milli takım, bu anlayıştaki federasyonla mı çağ atlayacak... Gidin işinize yahu... Sadri Şener'in dediği gibi "Marmara Bölgesi Federasyonu" yakıştırması, ilk günden çok yakıştı doğrusu... Varsa olay... Cafer Zorlu, Türk basınının çok ender yetiştirdiği, çizgi üstatlarından birisidir... Onun klasikleşmiş bir sözü, bugün bile kulaklarımızda çınlar: "Varsa olay, çizmek kolay" Futbolumuza düşen, şike ve teşvik depreminin ardından, Cafer Zorlu'nun kulaklarını çınlattık bir kere daha... "Varsa olay, üstünü çizmek kolay" Beşiktaş bahane! Beşiktaş'ın başını, yeni sezon hazırlıkları öncesinde, Guti ve Querasma oldukça fazla ağrıttı... Sezon açılışına gelmediler... Çağrıldılar "Bizim işlerimiz var, onlar bitince geliriz" diye terbiyesizlik yaptılar... Bu da yetmedi, geldiklerinde doktor kontrolünü sabah yaptırdılar, akşam idmanına da katılmayacaklarını söylediler... Teknik Direktör Tayfur Havutçu'yu çok zor durumda bırakarak, otoritesini sarstılar... Ama o çete bir şeyi unuttu... Antrenör Koch'u... Tıpış tıpış çıktılar idmana... Sonra da gece, ver elini eğlenceye... Quaresma, Fernandes, yeni transferler Bebe ve Sidnei'yi, İstanbul'un gece âlemleri ile tanıştırdı... Bu yıldızları bağrına basan, onları el bebe, gül bebe gibi gören, yaptıkları her şeyi hoş gören yönetim, gelecekte olacak tatsızlıkların habercisi olan bu çirkin davranışları şimdi önleyemezse, başının çok ağrıyacağını da hesap etmelidir... Çünkü karşılarında, Beşiktaş'ı değil, İstanbul'un gecelerini özleyen bir çete var! NOT: Hiç hoş olmayan, hiç tasvip etmediğimiz, gündeme bile gelmesini istemediğimiz "şike ve teşvik" olaylarındaki düğümün biran evvel çözümlenmesi, en büyük dileğimiz... Çünkü bizler, spor sayfalarımızda; sadece sporun güzelliklerini, heyecanını, rekabetini okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.