Bir gün önce "Yenersek bunun adı zaferdir" diye konuşan Fatih Terim, bir yerde yedek kadrosuyla G.Saray karşısına çıkacak Manchester United önünde alınacak galibiyetin önemini anlatmak istedi... Ve işte o mesaj futbolcular tarafından iyi algılandı ve beklenen zafer, tıpış tıpış geldi... Seyircinin de müthiş baskısı ile saha içinde hakimiyet kurmaya çalışan sarı-kırmızılılar, Ambrabat'ın bencil oyununa rağmen, sahada üstünlüklerini hissettirdi hep... ManU ise Fletcher ve Carrick ile parlasa da zaman zaman konuk ekip, hatırı sayılır tek bir atak bulamadı Muslera'nın koruduğu kalede... Burak'la, Hamit'in gollük şutlarının kaleci Lindegaard'ın ellerinde erimesi dışında, ilk yarıda akıllarda kalan başka güzellikler olmadı... *** Melo'nun bu sezon G.Saray'daki en etkili oyununu oynaması, bunun yanında Selçuk'un da bundan cesaret alarak, o tanıdığımız eski Selçuk olması, ikinci yarının hemen başında bulunan golle meyvelerini verdi... Burak'ın nefis kafa vuruşunda, kale direğinin dibinde, otobüs bekler gibi, kısa boyuyla duran Rafael, bu golde başının üstünden, sanki kuş geçti zannetti... Golden sonra, beraberlik peşinde koşmaya başlayan M.United'ın yedek kadrosu, bu maçı mutlaka kazanmayı isteyen G.Saray önünde resmen aciz durumlara düştü... Ligde, bir türlü dikiş tutturamayan G.Saray defansının, dün gece neredeyse "sıfır" hata ile oynaması da alkışa değer bir durumdu... Dany ve Semih'in müthiş yardımlaşması; Eboue ve Riera'nın hücum zenginliğine katkıda bulunan oyunları, Fatih Terim'in bir gün önce "Yenersek, bu zaferdir" motivesinin ürünüydü sanki... Bu sonuç Alex Ferguson'un da yanağına vurulan bir şamardı dün gece... Sen G.Saray'ı "Karamürsel Sepeti" gibi görürsen, adamı böyle benzetirler işte... Haydi, şimdi güle güle...