Bizleri hep güzele, hep iyiye alıştırdı bu G.Saray ya, çirkini kötüyü aklımıza getirmedik hiç. Şampiyonlar Ligi'nin gediklisi Cimbom, çıtayı yükseltirken bizleri de hep şımarık arzularla doldurdu. Ve işte bu yüzden G.Saray'ın zaferlerinden başka hiçbir neticeyle tatmin olmaz olduk. Ama dün gece. Terim'le yeniden platforma çıkan G.Saray bizleri nakavt etti. Bu G.Saray o bizim eski G.Saray'ımız değildi. Barcelona, Türkiye'ye en sık gelen bir Avrupa devi. G.Saray'ın tezgahından çok geçmiş bir ekip. Ama adamlara bir sihirli değneğin değdiği belli. Pas yaparken başımızı döndürdüler. Hücuma en geriden akıl dolu ataklarla kalkıp kalemizde yüreğimizi ağzımıza getirdiler. Kluivert belasıyla Saviola denilen bücür defans bloğumuzu her istediklerinde deldiler, perişan ettiler. Biz, G.Saray'dan futbolun inceliklerini beklerken onlar çok çektikleri şampiyonumuzu sahadan sildiler. Pinto'yu 18'e almayan Fatih Terim'in Hasan Şaş'sız maça başlaması G.Saray'ın hücum gücünde bir eksikliği de beraberinde getirdi... Christian için Hasan'ın kulübede oturtulmasının ne kadar yanlış olduğu, dakikalar ilerledikçe kendini gösterdi. İmparator diye yere göğe sığdıramadığımız Terim, dün ilk yarı hem de kulübenin hemen önündeki koridora çare bulamadı. Ümit Davala'nın dağınıklığı ve yerini kaybetme alışkanlığı arkasındaki Sarr'ı da perişan etti. 27.dakikada yenen gol tamamen görev anlayışından uzaklaşan Ümit ve Sarr'ın hatasından oluştu. İlk yarı 1-0 biterken buna yine de şükür demek lazımdı. İkinci yarı Hasan Şaş faktörünü arkasına alan Cimbom'da değişen çok birşey yoktu. Sadece biraz daha cesur daha sık ataklarla tribünlere heyecan geldi o kadar. Ama yine iki kanat yol geçen hanıydı. Defanstaki kargaşa devam ediyor, orta sahada yine top eziliyordu. Ve kornerden bağıra bağıra gelen Luis Enrique'nin müthiş golü bizim gecemizi rezil etti. Zaten G.Saray'ın bu kötü futbolla yüzümüzü güldüreceğine dün gece kargalar bile gülerdi. Bu kadar kaşınırsan, biri gelir işte insanı böyle kaşır.