Güle güle Anelka!

A -
A +

Ligin ilk maçında farklı Erciyes galibiyetinin, havasını ve kafasını değiştirdiği dev F.Bahçe, Avrupa arenasında birden cüce oluverdi... Zico; sadece golü düşünen, hatta "Bana ne rakipten... Ben onları değil, onlar beni düşünsün" diyerek, futbol kurgusunu sadece ofansif anlayışla uygulatmanın bedelini Kiev'de F.Bahçe'ye ödetti... Skorun fakirliğine bakıp da, sakın ola ki "Bu pisliği İstanbul'da temizleriz" diye düşünmek, gerçek akılcı çözüm değil, rövanşa kadar, sadece bir teselli olur ancak... *** Sahayı dolduran 16 bin kişinin sinek vızıltısı gibi gelen cılız seslerini, bir avuç sarı-lacivertlilerin bile bozduğu maçta, daha derin bir nefes almadan, kalesinde golü gören F.Bahçe, yelkenleri suya indiriverdi... Oysa bu golü, bir "tesadüf" diye algılamak dururken "Yandım Allah" feryatları içinde, bir yıkılmışlığa sürüklenmek, sarı-lacivertlilerin en büyük hatasıydı... Kadrosunda 16 yabancısı bulunan bir takım, bizim 6 yabancısından birini vatandaş yaptığımız takımımız karşısında "vur-indir" parolası ile, daha 30. saniyede Rüştü ile birlikte defansımızı gafil avlarken, işimizin ne kadar zor olduğu ortaya çıkıyordu... *** İlk yarıda notlara baktığımızda, Rüştü'nün koruduğu kaleye 5'i isabetli, üstelik, kalemizi sıyırıp giden şutların haricinde, bir dolu da "yoklama" bombardımanları ile karşı karşıya geldik... Eski F.Bahçeli Rebrov'un oyunda kaldığı sürece, organizasyonunda, karşılaşmanın her dakikasında şov yapan, kısa ve düzgün paslarla, F.Bahçe defansını çok rahat geçen D.Kiev, orta sahasının aman vermez kıskacında kalan Alex, Aurelio ve Appiah'ı etkisiz bırakınca, sarı-lacivertli forvetler beslenemez hale geldi... Başkanın özel ricası (!) ile bu maçta forma bulan Anelka, hani "Zorla yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş" hesabı, takımı adına sadece sahada bir nefer gibi değil, seyirci olarak görev yaptı... Artık şu belli ki; Anelka'dan F.Bahçe'ye fayda yok... *** İlk yarıda esaret altındaki silik futbolunu, daha ikinci yarının hemen başında Aurelio ile üstünden atıp, beraberliği yakalayan F.Bahçe, bir ikincisini atmak değil, yememeyi düşündü sadece... Çünkü F.Bahçe "kurgulu" değil, "durdulu" gol pozisyonlarını kolladı hep... Yani Alex serbest vuruşlarda bir arkadaşını topla buluşturacak ve gol bulunacak... Nitekim beraberlik golü de aynen böyle geldi... Ama hepsi bu kadar... İkinci yarıda her şey iyi giderken, Rüştü'nün ve defansımızın ortak hatasından gelen ikinci ve üçüncü goller olmasa, bir yerde iyimser düşünebilirdik... Ama bu skor, başta da dediğimiz gibi, bir tur ümidi gibi algılansa da, Kiev'in kontratağı seven ve rakip kaleyi ablukaya alan anlayışında, F.Bahçe'nin işinin asla kolay olmayacağının ispatıdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.