Eskişehir'e maç günü sabahı giderek, hem işi fazla ciddiye almadığını, hem de UEFA talimatlarını hiçe sayan Schuster, sonunda o dalga geçtiği deplasmanda 3 puanlık tokadı yedi... Beşiktaş'ı, babasının çiftliği gibi idare eden, her konuşmasında bir hakareti ve aşağılamayı adet edinen Alman Hoca, 271 promil alkollü yakalandığında bile savunduğu Guti'nin kırmızı kart görmesi ile Eskişehir'in 19 maçlık galibiyet hasretini de sonlandırdı... *** Fatih Tekke'yi kafasından silen ve onu sıradan bir futbolcu gibi gören Schuster, dün Eskişehir'de bir golcünün sıkıntısını buram buram çekti... Hepimiz, genç futbolculara şans verilmesinden yanayız şüphesiz... İşte Necip... Şansını iyi kullanıp, bu gün Milli Takım için bile düşünülen isim oldu... Ama dünkü Ali Kuçik için, hiç de böyle iyimser konuşamayacağız ne yazık ki... Bu delikanlı Beşiktaş'ın santrforu mu Allah aşkına ? Fatih Tekke'ye ambargo uygulayıp, Bobo ve Nobre'nin sakatlığında Ali'ye muhtaç olan Schuster, belki Tekke'den aldığı ahın faturasını da ödedi dün gece... *** Karşılaşmanın ilk yarısının bitimine doğru, o her zaman yere göğe sığdıramadığımız Guti, Bünyamin Gezer'den istediği kartı kırmızı olarak aldığında, Beşiktaş'ın orta saha trafiği de İstanbul'un trafiğinden farksız oldu... Bunu fırsat bilen Eskişehirspor Sezer, Burhan, Erkan ve Batuhan'la çok kötü gününde olan Beşiktaş defansının başını döndürdü her dakika... Gol "geliyorum" dedi sanki... 62. dakikada da beklenen oldu... Tello'nun nefis pası, Veysel'in sert şutu, Beşiktaş'ın hevesini kursağında bıraktı... Aynı Tello, bir de Sezer'e gol pası ikramında bulununca siyah-beyazlı takım Eskişehir'de yıkıldı... Ve Beşiktaş, sonu önceden belli olan bir maçı biraz Schuster, biraz Guti sayesinde hüzünle kapattı...