Guti'nin resitali?

A -
A +

Mazideki büyüklükleri olmasa, dün geceki maça "büyük derbi" der miydik acaba? Birisi ligin 6'ncısı Beşiktaş; lider Trabzonspor ile arasında 12 puan fark var... Diğeri ligin 10. sırasında zirveden 16 puan geride... Ve biz bu karşılaşmaya "dev maç" damgası vuruyoruz... *** Bu 90 dakikanın önemi, nedense iki teknik adamdan birisinin ipinin çekileceği anlamını taşıyordu... Bir de Ali Sami Yen'de oynanan son "derbiydi" en önemli özelliği... Futbol dışı bu kadar düşüncelerin arasında da beklediğimizi alamayacağımız gün gibi aşikardı... Paldır küldür bir anlayış içindeki G.Saray ve Beşiktaş, sistem, sahaya yayılış, oyun kurgusu gibi önemli unsurları sanki evde bırakmıştı... Schuster'in neden tercih ettiğini anlayamadığımız İbrahim Üzülmez'i kesip, yerine İsmail'i sol kanada monte etmesi, ya kaptanının bu işin altından kalkamayacağını zannetmesi, ya da her maçta yaptığı kadro rotasyonunun bir parçasıydı... Nitekim İsmail, İbrahim Üzülmez'i mumla arattı adeta... *** Beşiktaş'ın en büyük artısı Guti'ydi dün gece... Penaltı golünü kenara alınız; oyunun her dakikasında kafasında futbol adına bin tilki dolaşan İspanyol yıldız, topa hükmedişi ile 22 futbolcunun en olumlu işlerini yapan kişiydi... Ama Guti'nin bir şanssızlığı vardı... O yanında Raul, Ronaldo, Kaka, Higuain, Alonso ile oynadığını zannediyordu... Ama gerçekleri de kabul etmek zorundaydı Guti... Tabata'ya pas verecek, Brezilyalı o topla buluşacak; geçiniz... Holosko ile ver-kaça girecek; geçiniz... Nobre, onun dilinden sadece saha dışında anladığından, oyun içinde Guti'nin en yabancılık çektiği isimdi ayrıca... Ama bir defa anladı, onda da golünü çaktı zaten... Durum böyle olunca gelin İspanyol futbolcunun futbol oynama isteğini alkışlamayın bakalım... *** G.Saray'da ise görevini tam olarak yapan isim yoktu... Hele ilk yarıda bir Ali Turan vardı ki, evlere şenlik... Yaptırdığı penaltı, bir acemi futbolcunun işiydi... 45 dakika tribünlerin yüreğini ağzına getirdi adeta... Pino'nun, Beşiktaş defansının çemberine kendini zorla atması, oyunu sıkıştırması; Kewell'ın sezon başından beri en istekli ama forvette yalnız kalışı; Elano'nun bir türlü Brezilyalı oluşunu hatırlayamaması, G.Saray'ın sancılarıydı... *** Beşiktaş dün gece, yardımcı antrenör Tayfur Havutçu'nun açık tribünde otururken, Şeref Tribünü'nde keyif çatan Quaresma'nın yokluğunu, bir kere daha çekti... Ama sahada bir Guti vardı ki, sormayın gitsin... G.Saray ise, bu sezon ligin artık hem kendisine, hem taraftarına angarya geldiği bir döneme girdi... Ama yönetimin, ne olursa olsun Seyrantepe'ye gitmekten başka bir düşüncesi yok... Hal böyle olunca da, takım Hagi'ye değil, Allah'a emanet...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.