Hangi adalet?

Türkiye Gazetesi'nin Salı günkü manşetinde bir yalvarış, bir yakarış, bir isyan vardı... F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım, İzmir'de yaşanan küfür ve tribün olayları konusunda feryat ediyordu: "Adalet istiyoruz!" İzmir'deki maçın devre arasında, her şey güzel giderken ve sebep yokken başlayan küfür olayı, Yıldırım'ı isyan noktasına getirdi... Hakem Ali Aydın'ın odasına giderek bu küfürleri durdurmasını istedi... Çare bulamayınca da maçın ikinci yarısını tribünden değil, televizyondan izledi...  Stadlardaki küfür olayı, ne yazık ki sporumuzun kanayan yarasıdır... Aslında bir çırpıda durdurulup, küfürbazların saha dışı edilebileceği ve sonraki maçlara alınmama yasağının gelebileceği basit ve çözümsel yolu nedense kimse istemiyor... Sanki tribünler, küfürbazlar olmazsa, gösterişten uzak kalacak... Sanki, o tribünler anarşinin fokur fokur kaynadığı mekânlar... Kan var, kavga var, bıçak var, taş var... Bütün bunlara alışkın insanlar, yine de her maçta aynı yere, aynı havaya, aynı anarşik davranış bozukluğuna koşarcasına gidiyor... Bunlara sadist diyeceğimiz geliyor aslında... Adam gibi maç seyretmek varken, neden kafa göz yarmayı, içindeki tüm çirkinlikleri kusmayı isteyebilir normal bir insan?.. Neden rahat batar bunlara... Neden ?  Tahkim Kurulu, Futbol Müsabaka Talimatı'nın 29. maddesini "Hukuki eksiklerin giderilmesi" talebiyle iptâl etti... Aslında bu maddenin ortadan kaldırılması, talep edenlere daha çok dokunuyor... Çünkü F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş kulüpleri bu 29. maddenin kaldırılması yönünde büyük çaba sarfettiler... Türkiye Ligi'nin diğer takımlarını hiçe sayarak... Sadece kendilerini düşündükleri için... Sporu, dostluk ve kardeşlikten çıkaran üç büyüklerin yanlış düşünce tarzlarıdır... Varsa yoksa kendileri, varsa yoksa başkalarına vermedikleri ama kendilerine tanıdıkları yaşama hakları... Anadolu Futbol Birliği'ni hiçe sayan bu anlayış, şimdi kendilerine döndü mü, basıyorlar yaygarayı: "Adalet istiyoruz!" Kim kaybetmiş de siz bulacaksınız?.. Adaleti kaldıran siz, havuzdan parsayı toplayan siz, hakemleri tesir altına alıp düdük çaldıran siz, kulis çalışmaları ve tribün anarşisiyle uğraşan siz... İnsaf bee...  Hangi takım kalecisi F.Bahçe Stadı'nın kalelerinde kendini oyuna verebilir... Her an kafasına yağmur gibi yağan bozuk para, çakmak, konfeti, küfür çemberi altında, hangi kaleci gol yemeden bu staddan çıkabilir ? Kale arkalarındaki tribün önüne bilerek ağ koymamak fikrini, kim, neden yok edemez? Ne oldu hakem İsmet Arzuman'ın "3 anons" yaptırmasının bedeli?.. Hâlâ askıda... İstanbul büyüklerini korumak için, Federasyon Kurulları'nın ortaklaşa çalışmaları (!) gerçekten utanılacak cinsten... Hele MHK'nın hakemleri ateşe atarcasına anons saçmalığına zorlamasına, akıl sır ermiyor... Türkiye'de bir gerçek var... Küfürün en büyüğü İstanbul'da... Basketbol ve voleybol şubelerini kapatma tehdidiyle devletten haraç isteyen üç büyüklerin sahasını hiç bir kuvvet bu anlayış içinda kapatamaz... Kimse kendini aldatmasın... Dizginler bu beylerin elinde çünkü...  Bakınız, Futbol Müsabaka Talimatı'nın 29. maddesinin iptali öyle sıradan bir iş değil... Bunun vebali, günahı ve de haksız puanlara gebe olması, yabana atılacak ve görmemezliğe gelinecek cinsten hiç değil... Bugün üç büyükler, bu talimatın iptali konusunda imza atmışlarsa, yarın sakın ağlamasınlar... Küfür, sadece bunların stadlarında olacak ama deplasmana gidince kendilerine küfür edilmeyecek... Yok yahu... Küfür her yerde küfürdür... Stadlardan, aklı başında insanları, aileleri, çoluk çocuğu kaçıran hep bu küfür değil mi? Stadlara, bitirimleri, esrarkeşleri, kavgacıları, kabadayıları çeken de bu küfür ortamı değil mi? Birileri, yani "Üç büyükler" bu işe çanak tuttukları müddetçe de, sakın ola ki ağlamasınlar... Timsah gözyaşı dökenler, birgün gözlerinden akan sahte yaşları da, bıraktıkları çirkin izleri de, asla silemezler...