Yokluk içinde yokluk çek, ama yine de krallığından ödün verme... Eldekilerin bir bir tükendiği, kalanların da gazi olduğu G.Saray, bunca olumsuzluklara rağmen Avrupa'da yine aslanlar gibi... Bir hafta önce Şampiyonlar Ligi'nden uzaklaşıp "UEFA ile teselli bulur" denilen Cimbom, bunu söyleyenlere bir defa daha tokadı patlattı... Sırtına geçirdikleri formadaki sarı-kırmızılı renklerin hakkını veren bu delikanlıları dün gece bir görmeliydiniz... Göğsümüz kabardı, yürüyüşümüz değişti, havamız arttı... Bir defa daha anlaşıldı ki, G.Saray Türkiye'nin yüz akı... Onu seviyoruz, onunla gurur duyuyoruz... Teşekkürler Fatih Terim, teşekkürler Lucescu. Ve teşekkürler her biri aslan kesilen futbolcular... PSV sözde tek puan için geldiğini anlatırken, bizimle resmen dalga geçiyordu... Bir gün önce antrenman yerine ellerinde kahveleri ve çayları, ormanda yürüyen Hollanda ekibi sanki bu maçı fazla önemsemiyordu... Ama hekemin düdüğü ile birden kılık değiştiren aktörler gibi G.Saray'ın üzerine çullandılar... Ayağa nefis paslarla sarı-kırmızılı takımı "ortada sıçan" oyununa alet ettiler... Bu manzarayı gördükten sonra içimizden "eyvah" dedik... G.Saray da inadına kötü bir başlangıç yaptığı maçta istediği oyunu tutturamamıştı... 25 dakika yüreğimiz güm-güm çarpa çarpa geçmek bilmedi... Ve bu dakikadan sonra PSV'nin balonu Ümit ile Sergen'in mükemmel yardımlaşması sonucu sönüverdi... Bu gol bir ömre bedeldi... Bu gol G.Saray'ın efeliğinin bilinen ürünüydü... Bu gol Türkiye'nin "oh be" dediği, rüyalarının renklendiği goldü... Sergen'in golünde gözümüz hemen önümüzde oturan yönetici Abdürrahim Albayrak'a ilişti... Bu renkli isim, o anda yanındaki Vedat'ın bir gözünü neredeyse çıkarıyordu... Bereket kaptan Bülent'in markajı Vedat'ın ikinci gözünü kurtardı... Devrenin sonlarına kadar G.Saray oyunun tek hakimi olurken PSV çaresizlik içinde rakibini seyretti durdu... İkinci yarı başladığında G.Saray daha da saldırgan, daha da kendine güvenmiş haliyle yüreğimize su serpti... Sergen ve Hasan Şaş hücumdan başka birşey düşünmez olmuştu... Nitekim çok geçmeden Hasan'ın PSV defansını yerlere sererek getirdiği topa Arif sadece ayak koydu... Bu gol G.Saray'ın krallığını tekrar ilân edişinin miladıydı... Bu gol Cumhuriyet Bayramımız'ı sanki bir gün daha uzatmıştı... Bu gol "Dağ başını duman almış" marşını daha bir içten söylediğimiz andı... Evet "Dağ başını duman almıştı" ama G.Saray da zaptetilmez bir kükreyiş içinde ikinci tura yol almıştı işte...