Hay hay... Buyursun gelsin

A -
A +

Keçiboynuzu ağacı dallarından sarkan harnuplar tepemizde... Zakkum çiçeklerinin ve karabiber ağaçlarının kamuflajındaki bir ortamın çemberindeyiz... Deniz, bir tutam uzağımızda... Gözümüzün alabildiğine uzaklara taşıdığı, iki mavinin buluştuğu çizgi kayboluyor bakışlarımızda... Datça gibi, "Hem görülmeye, hem yaşanmaya" değecek bir cennetteyiz sizin anlayacağınız... F.Bahçe'nin sol kanadına tombaladan çıkar gibi bulunan Fabiano'nun "Türkiye'de çok başarılara imza atacağım" beyanatını, derin düşünceler içinde okuyoruz taa uzaklarda... Petkov'un, Mahmut Hanefi'nin, Ali Güneş'in, İsmail Güldüren'in, hatta Fatih Akyel'in dikiş tutturamadığı bir bölgede, şimdi, bir Brezilyalı demir atacak haa... Daum'un bir değirmen gibi öğüttüğü, büyük ümitlerle alınıp, un ve kepek yapılan nice gençlerin, ustaların şanssızlıklarının sebebi neydi peki? Takım ruhuna uymamazlığın altında yatan, torpilsizlik mi, yoksa Daum'un transferdeki maymun iştahının rolü mü büyüktü? F.Bahçe şampiyon olurken, sanki hep bu kanat mı trafik işaretlerinin bozuk olduğu otobandı? Hayır... Hayır... Adam harcamanın dayanılmaz hafifliğiydi esas sebep... Altındaki imza da, sözde Almanya Milli Takımı'nın başına getirilecek masalı anlatılan Daum'undu... Adam; resmen F.Bahçe'yi kullanmada ve transfer kaprisi yapmadaki ustalığını gösteriyor Kadıköy Cumhuriyeti'nde... Aslında, yıllık aldığı 3 milyon doların verdiği zenginlik psikozuyla, kendisini Hint kumaşı gibi görmesi de normal bir yerde.. "Şu alınmazsa, Şampiyonlar Ligi'nde başarı hayal" diyebiliyor... Gözün doysun be adam... Başka bir ülkede, 2 yıl içinde bunca alınan ve böylesine öğütülen transfer çılgınlığı sonrasında böylesine saçma ve ukala konuşabilen birinin ağzını iğneyle değil, çuvaldızla dikerler... Allah'tan Daum, iyi yerde tezgâh kurdu Türkiye'de... Başkan Yıldırım'ın en çok istediği sportif başarıya, Beşiktaş'ın enayice puan kayıpları sayesinde ulaşan Daum'un; F.Bahçe'yi bu derece avuçları arasına alması, hiç de hayra yorumlanamaz bir durumdur aslında... Şu günlerde, sadece kendi reklamının peşine düşen ve adını Alman Milli Takımı ile özdeşleştirmeye çalışan Daum'un kafasında bin tilki dolaşıyor... F.Bahçe yönetimi gerçekten anlaşıylı... Onlar tüm imkanları, Daum için bir limanda toplamışlar sanki... İsteklerin biri iniyor, biri biniyor gemilere... Ülkesinin milli takımı için, sanki kendisine kement atılmış izlenimi veren Daum, uçuk maaşına zam koparma peşinde... Hiç kimse gidip Almanya Futbol Federasyonu'na sormuyor: "Gerçekten siz, Daum'u, Milli Takım patronu yapmak istiyor musunuz?" Almanya Futbol Federasyonu Başkanı Vorfelder geçenlerde lâf arasında şöyle kısa bir özet veriyor: "Birileri kendi reklamını yapıyor!" "Birileri" dediği adres resmen Daum... Kokain içtiği mahkemece kanıtlanmış ve "Topluma kötü örnek" diye, başta Beckenbauer tarafından aforozlanmış Daum'un isminin "D"'si bile Alman Milli Takımı ile birlikte anılamaz bundan böyle... Gerçek bu, gerisi palavra... F.Bahçe'yi, inanılmaz transfer boçlarının içene iten Daum'un neler yaptığı, neler yapamadığı zaten ortada... Hooijdonk, Nobre, Tuncay, Aurelio, Luciano'lu kadroya, 18 milyon dolara mâlolmuş Alex'i ekleten; yanında Fabiano bilmecesini de musallat eden Daum, henüz doymuş değil daha... F.Bahçe, "Bir dediğini" iki etmiyor ya, hazret istiyor da istiyor... Sarı - lacivertli kulüp, Nazan Öncel'in şarkısındaki gibi kapılarını Daum'un isteği üzerine açmış; ne kadar dolar meraklısı futbolcu varsa sesleniyor sanki: "Hay hay... İsteyen buyursun gelsin... İsterlese temelli kalsın!" F.Bahçe'deki transfer hovardalığını anlamak için illa ki kulübün içinde değil, Datça'da, Billurkent güzelliğinin içinde olsanız dahi, Daum'un blöf, istek ve şımarıklığını görmezliğe gelemezsiniz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.