Ligin ilk yarısı biter bitmez, G.Saray, transfer taarruzuna başladı... Günlerce manşetlerde "Mehmet Yıldız" ismi, sarı-kırmızılı takımla özdeşleşti... Kimisi "Mehmet Yıldız G.Saray'da ne yapar ?" Kimisi "Burası Sivas değil... Mehmet ayağına aldığı her topu kendi bildiğince oynayamaz... Dilediğinde pas, dilediğinde şut atamaz" iddiasını attı ortaya... Kimisi de "Mehmet, güçlü fiziği ile Baros'u bile yedek bırakır" dedi... *** Gerçekten G.Saray'ın bu transfere ihtiyacı var mıydı? Amaç, Mehmet Yıldız'ı almak değildi ki aslında... G.Saray, elinde malı kalmış bir tüccarın, o malları zararına da olsa paraya çevirmesi gibi düşünceler içindeydi... Necati Ateş ve Ümit Karan'ı para ederken bir yerlere yamamak ve onların yerine ise bir yıldızı G.Saray'a kazandırmak... Ama hesap tutmadı... Mehmet Yıldız ve Musa gibi Sivas'ın yıldızlarından birisini kapamadı G.Saray... İndirimli golcüler sepetlenemedi ve kısa transfer filmi, boş salonlarda "hoş seda" bırakamadı... >> Eski defterler Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, siyah-beyazlı takımın durumunu özetlerken, eski defterleri karıştırdı... Yıllar öncesine dayanan, hakem hatalarına kadar uzandı... Ama "nalıncı keseri" gibi hep Beşiktaş'tan yana yonttu tahtaları... Sanki Beşiktaş'tan başka hiçbir takıma haksızlık yapılmamış gibi... Sanki penaltısı verilmeyen, golü sayılmayan, oyuncusu haksız atılan tek takım Beşiktaş'mış gibi... Yapılan yanlış transferler, ödenen tazminatlardan ise bahsetmedi... *** Ertuğrul Sağlam'ı takımın başına getirirken nasıl doğru yapmışsa, istenmeyen Sinan Engin'i, hocanın tepesine "Demoklesin Kılıcı" gibi dikmesinin bir anlam taşımadığını söylemedi hiç... Aynı menajerin tezgahından geçen transferlerin, taraftarları rahatsız ettiğini; Seric, Gordon gibi "bonus" futbolcuların gereksizliğini; Üzülmez ve Toraman'ın aile içi kavgasını yaldızlı ilanla dışarı sızdıranlara prim verdiğini; Delgado ve Nobre gibi Türkçe'nin "T" sini bilmeyen iki yabancıyı kaptan yapmanın yanlışlığını; tribünlere zamanında kaptırılan "rant potansiyelinin" Beşiktaş'a hiç yakışmadığını; paylaşmadı kimseyle... Durdu durdu, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın "azar" ve "dikta" rejimine benzer tutumunun kopyasını çekti... Ondan tek farkı, medyayı genelleyip "şerefsizler" yakıştırmasını yapmadı bize... Buna da şükür...