Hesap tutmadı!

Dün geceki maçın, ne kadar büyük anlam taşıdığı günlerdir konuşuluyor, yazılıyordu... Çünkü anlamı büyüktü bu karşılaşmanın... Geçen sezon UEFA tarafından Şampiyonlar Ligi'ne katılım hakkı elinden alınan tekerinin önüne adeta "taş konulan" F.Bahçe en azından futbol patronluğuna bir ders vermek istiyordu... "Görürsünüz siz... Söke söke biz bu Şampiyonlar Ligi'ne girmesini biliriz" Üstelik bunu gerçekleştirmek için hem Moskova'daki 2-1'lik kapatılması mümkün bir skor ve de Saracoğlu'ndaki 50 bin taraftar, gecenin mutlu biteceği inancını aşılamıştı herkese... Ama o da ne? Daha dakika 6... Hasan Ali'nin savunduğu bölgeyi kırmızı ışıkta geçen araba gibi McGeady'nin ortası ve iki stoper bir de Mehmet Topuz'un şaşkın bakışları arasında, Arı'nın bir "Arı sokması" gibi canımızı yakan saldırganlığı, F.Bahçe'nin gardını erken düşürdü... Hiç hesapta olmayan bir skor şokuyla adeta oyuna yeni başlayan sarı-lacivertliler, bu ağır yükün altından kalkmak için, ilk yarıda en ufak bir arzu ve hırs içinde gözükmedi... Selçuk'un inanılmaz kötü futbolu, Krasic'in daha 14. dakikada sakatlanması Şampiyonlar Ligi'nden adım adım uzaklaşmanın bir işaretiydi adeta... Ama ikinci yarı başlar başlamaz, o ilk yarıdaki uyuşukluğunu üzerinden atan F.Bahçe, S.Moskova'yı kendi yarı sahasına hapsetti... 1-0'ı koruma adına yanlışlıklara imza atan Moskova, F.Bahçe'nin direklerde patlayan şutları ve sonunda Sov'un golüyle en azından uzatmaya götüreceği 10 kişi kalmış konuk ekibe, bir ikinci golü süsleyemedi... Bu kadar pozisyon, bu kadar hak ediş ama sonunda sahadan boynu bükük ayrıl... Olacak şey değildi ama sağlık olsun...