Hıncal Uluç...

A -
A +

Seveni kadar, sevmeyeninin de en bol olduğu isim... Kalemini, bildiği, inandığı her doğrultuda, gelecek tüm olumsuzluklara rağmen, cesurca kullanan gazeteci... Çoğumuzun kıskandığı, çarşaf çarşaf sütunları, hakkıyla dolduran, nerede olursa olsun, yazısı okunacak ilk yazarların başındaki adam... Yaşça küçüklerin bile, gündeme gelme adına "usta", "sevgili büyüğüm" veya soy ismi ile kullanma zahmetine girmeden ismini zikrettiği büyük isim... Kim ne derse desin, kim ne kadar kızarsa kızsın, kim ne kadar severse sevsin, asla vazgeçilmeyecek Türk insanı... Onun adı Hıncal Uluç... Türk Medyasının lokomotiflerinden... Hıncal Uluç... *** Çoğu yazarın, kıvırta kıvırta dokunamadığı her konuya, direkt parmak basarak cesaretini üslubuyla süsleyen Hıncal Uluç, çalıştığı gazeteyi bile en acımasızca eleştiren biri olarak alkışı mı hak ediyor, yoksa aşağılanmayı mı? Bir insanın, oturuşu, giyinişi, konuşması bile olay oluyorsa, o insan aramızdaki en popüler isim demektir... En aranılan... En okunan... En kızılan... İşte bu, en çok konuşulan isim, Belçika maçı öncesi bir defa daha gündeme geldiğinde, onu uzaktan alkışlayanlar, bir kere daha köşelere sindi, kulaklarını tıkadı, desteğini kesti... İnsanı üzen nokta bu... Hıncal Uluç'un düşüncelerini doğruladıkları halde, köşelerinde ona alkış tutmamak için kendini zorlayanlar, birazcık cesaret sahibi olabilseler, bu ülkenin hem sporda, hem trafikte, hem günlük yaşamda sıkıntıları oldukça azalacak ama Hıncal Uluç, arkasına şöyle bir baktığında kimseleri göremiyor ki... +++ Bu ülkede, spor basınına en büyük saygısızlığı yapan, Saracoğlu Stadı'ndaki İsviçre karşılaşmasında, dünyaya bizi utandıran, saha ortasında misafir takım futbolcularını kovalayan birisi için yazdıklarının hangisi yalan, hangisi iftira, hangisi hakaret... Yazılanları tam okuyamayanların, işlerine geldiği gibi tercüme ettikleri Hıncal Uluç eleştirisi yüzünden, Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim bile, bu yazı üstadına söylemedik söz bırakmıyor... Mahkemelerden bahsediliyor... "O karakterde biri" sözcüğünü "Karaktersiz" olarak algılayıp, yangına körükle gidenler, Hıncal Uluç saflarında yer almaktansa, bizlere dirseğine kadar kol işaretini yapan birisinin destekçisi oluyor... Üstelik, gaz vererek, alkışlayarak ve de "Arkandayız, haddini bildir şu adama" diyerek... ??? Emre'nin futboluna değil, bizim de düşündüğümüz gibi kaptanlığına ve liderliğine karşı çıkan Hıncal Uluç, neden bu kadar haksız eleştirilerin, bildirilerin muhatabı oluyor... Ay-yıldızlı formayı, sevmiyor mu o... Hayır... O, ay-yıldızlı formayı giyenlerin sadece defosuz olmasını istiyor, arzu ediyor... Hele bu takımın liderliğini, kaptanlığını yapan birisinin, herkes tarafından sevilmesini, basının baş tacı etmesini istiyor... Sadece hocası Fatih Terim'in sahip çıktığı bir futbolcunun, başkaları tarafından neler düşünüldüğünü hatırlatıyor cümle aleme... Onun futboluna lâf söylemiyor... Sadece, liderlik vasfı olmadığını ve çok fazla koruma altına alındığını, bunun da genç yetenekli, diğer milli oyuncuları incittiğini hatırlatıyor Hıncal Uluç... *** Kim ne derse desin, bugün Hıncal Uluç gibi bir ismi kadrosunda bulunduran gazete, en büyük şansı yakalamış demektir... Onun sivri diline, nalıncı keseri gibi sadece kendine yontmadığı ustalığını, üslubunu, reyting olarak kullananlar hiç de haksız değiller... Keşke meslek yaşantımızda böyle birisiyle yan yana çalışabilseydik... Keşke onun bazen -kantarın topuzunu kaçırsa da- eleştirilerinin muhasebesini karşılıklı yapabilseydik... Şimdi amacımız, adımızın onun sütunlarında geçmesi değil, onun arkasında olan birilerinin sesini çıkarabilmesine örnek verebilmektir... Akıntıda giden, bir kağıttan yapılmış minyatür sandal gibi, bir yerde alabora olmayı beklemektense, Hıncal Uluç gibi dalgaları yara yara giden "Dumlupınar" gibi olmak daha güzel değil mi? Mangal gibi yürekli olmayı kim istemez ki? *** Bugün bu ülkenin, en zirvesindekiler de hata yapıyor... Bizler de, en yakınlarımız da, en güvendiklerimiz de hata yapıyor... Hıncal Uluç'un da sayısını unuttuğumuz yanlışları da oldu... Herkesin "ak" dediğine onun "kara" demesine alışmadık mı yıllarca... Ama bir fark vardı ortada... O, bize göre "ak" ona göre "kara" olanı bile savunurken, kalemini inancıyla birleştirip harmanlayan insandır... Olaylara başka açıdan bakmasını bilen, mükemmel bir yorumcudur o... Lâf kalabalığı ile değil, kalem üstatlığı ve mantık ortaklığı ile, bizlere bile "acaba" dedirtirken, kafamıza soru işaretlerini bir bir enjekte eden, o değil midir? Hıncal Uluç, Emre konusunda haklının da ötesinde biridir... Kimse, bu futbolcunun annesinin rahatsızlığını Hıncal Uluç'a endeksleyip, işi başka taraflara çekmemeli... Hele spor basını hiç onu terk etmemeli... Çünkü Hıncal Uluç gibilerin, bu ülkede bir kazanç olduğunu kavrama zorluğu içinde bulunmak, böyle düşünenlerin en büyük ayıbıdır... Zor bulduklarımızı, bir çırpıda harcama gayretlerimizi bir kenara bırakıp, onlara yaşarken en büyük saygıyı göstermek, zor gelmemeli insana...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.