Birisi "Böyle gider" dedi... İlk yarıdaki takımı gördükten sonra, ikinci yarı için en ufak bir tedbir almadı... Hatta devre arasında, en ufak bir tembihte bulunmadan "Çıkın oynayın işte" diye ciddiye almadı maçı... Bir diğer hoca da "Lig benim için daha önemli" yanlışına düşüp, koca bir takımı kupadan aşağı itti... "Brozek kardeşleri" görme adına, Tayfun'un, Ferhat'ın, Ceyhun'un pasını silme yanlışı ile lig lideri takımına kupada el sallattı... Al Schucter'i, vur Şenol Güneş'e... *** Oysa karşılaşma başlar başlamaz "Çetenin" tüm elemanları ile Trabzonspor defansını esir alan Beşiktaş, başımızı döndüren saldırılarla ilk 45 dakikada 2 gol birden bulurken, bir o kadar da karavana attı... Sanki karşısında sıradan bir takım vardı... Sanki lig lideri değildi rakipleri... Ama onların umurunda mıydı bütün bunlar? Çünkü kafaya koymuşlardı bir kere... "Puan soygunu" yapacaklardı... Almeida ve Quaresma'nın birbirinden şık golleriyle biten ilk yarının bitiş düdüğü çaldığında, tribünleri bir görmeliydiniz... Taraftarlar ayağa kalkmış takımlarını çılgınca alkışlıyordu... Bir Simao vardı sahada... Pire gibi sıçrayan, arı gibi sokan... Sanki Trabzonspor defansı arasında slalom yapıyordu... Top nerede Simao orada... *** İkinci yarı roller değişti... Şenol Güneş, gerçekleri ancak 2 golden sonra görmeye başladı... Ama iş işten geçmişti... Bir gördük ki, kupa sevdası bitiverdi Trabzonspor'un... Hem de bağıra bağıra... Trabzonspor'u ve Şenol Güneş'i anlamakta zorluk çektik dün gece... Hafta sonundaki F.Bahçe maçını düşünerek, dün geceye yedek ağırlıklı bir kadro ile çıkarak ne elde ettiler ki?.. Üstlerindeki formanın Trabzonspor forması olduğunu ancak ikinci yarıda anlayabildiler... ... Anladılar ama "çete" işi çoktan bitirmişti bir kere...