"Hoş bir seda" bırakabilmek

A -
A +

Köşede, kıvrılmış uyuyan bir kedinin kuyruğuna yanlışlıkla da olsa bir basın bakalım... Bir haykırış ve ardından, sizi ne kadar dost bilse de, tırmalamaya çalışmasına şahit olursunuz... Çünkü siz, birilerini rahatsız etmişsiniz demektir... Rahat bozmuşsunuz, üstelik can yakmışsınızdır... Ama can yakanlar, canı yanmışların acısını anlayamaz ki... *** Pazarda, çürük domatesleri el çabukluğu ile paketin dibine sokuşturan manav ne kadar namussuzsa, marketlerde tarihi geçmiş ve bozuk malı bize satmaya kalkışan esnaf da namusuzdur... Düşüncelerini, hep "hinlik-cinlik" üzerine üretenlerin, başkalarını mutsuz etmeleri de bir namussuzluk meselesidir... Ama biz hep namussuzluğu mahrem yerlerde aradığımız için, gerçek namussuzları göremeyiz çoğu zaman... Tıpkı, Türk Milli Takımı'nı Dünya üçüncüsü yapmış Şenol Güneş'in sözlerindeki gerçekçilik gibi, adeta körebe oynarız... Hatırlayalım... Ne diyordu Güneş: "Namusluları kötü gösterip, namusluları gizleriz biz." Nasıl mı ? 5 kişiyi pırasa doğrar gibi kesmiş bir câninin yüzünü bantlayıp, onu enseleyen polisleri herkese vitrin yapmak gibi... Sahalarda adam gibi futbol oynayanı, oynatanı eleştirirken, eliyle gol atanı, haftanın futbolcusu seçtiğimiz gibi... *** "Ben günün 24 saati ve senenin 365 günü yatıyorum... Hayata bağlanma fırsatı verilenler, bunun kıymetini bilmiyor... Ne yapayım ki; bu dünyadan, kapıyı çarpıp çıkmak mümkün değil..." Bu sözler, her gün kapkaç ve bölücü örgüt terörüne, trafik canavarına kurban verdiğimiz insanlarımızın ardından göz yaşı döktüğümüz bir zamanda, zamansız vedasıyla herkesi çok üzen bir genç kıza ait... Hilâl Lüle, bir cam kemik hastası ve yatağından bir gün olsun inip, yere basamamış, kahkahalar atamamış, günlerini hep ağlayarak ve dua ederek geçirmiş birisiydi... Ondaki ışığı, taa İstanbul'dan görüp, Akçaabat'a uzanarak destek verenler, Hilâl Lüle'yi ne kadar mutlu ettiklerini çok sonra öğrendiler... Hiç okula gitmemiş ama yattığı yerden Sabancı Üniversitesi'nin "Web tasarımcısı" olmuş bu genç kız... Ama acılarına ancak 29 yaşına kadar dayanabilmiş birisi Hilâl Lüle... *** "Ben de herkes gibi doğdum... Allah izin verse de, bir kaç gün yaşasam... Öldüğümde, öbür dünyada anlatacak bir şeylerim olur hiç olmazsa... Yaşadığım bir kaç gün içinde, bir iki sevap işlerim ve diğerleri sevaplarını anlatırken ben de susmam..." Hayatı bu kadar seven, bir iki sevap işleyebilmek için Allah'a yalvaran bu genç kız, yanında o kadar çok şey götürdü ki... İnsanların birbirini yediği, namusluların, namussuzlara yedirildiği, yaşamak için, başkalarının hayatlarının söndürüldüğü bir dünyadan, öyle şey götürdü ki... Tribünleri, küfürbaz olmayanlara kapayan zihniyetlerin, sporun üzerinde korku saldığı, rant sağladığı, rekabetin savaşa dönüştürüldüğü bu dünyadan öyle şey götürdü ki... Hile ile madalya kazananların, şike ile tavan yapanların, söz düelloları ile ezeli düşmanlığı gündemden düşürmedikleri bu dünyadan, öyle şey götürdü ki... *** "İnsanın hayatında, anneler, çocuklarının doğumundan itibaren gelecekleri hakkında bir çok hayal kurar... Okul, üniversite, diploma, iş hayatı, evlilik, çocuklar... Bunların hepsinde anne ve babalar birlikte olur... Benim anne ve babamın böyle umutları hiç olmadı ki... " Hilâl Lüle, yatakta geçen 29 acı dolu yıl sonunda, daha fazla dayanamadığı acılarını da yanına alıp gittiğinde, arkasında bıraktıkları da oldu... Her gün tuttuğu hatıra defteri, inanılmaz dostları, verdiği insanlık ve azim dersi ve de koca bir özlem... Namussuzların özenle korunduğu bir dünyaya, geride bundan güzel ne bırakılır ki... Kedinin kuyruğuna yanlışlıkla bile basmamaya özen gösterenlerin de yaşadığı bir ortamda, işi yamyamlığa kadar dayandıranların; rant için canını dişine takanların ortasında kalanların; her geçen gün azalan sayıları ile kahrolmamız ve elden bir şey gelmemesi, Hilâl Lüle gibilerini daha çok aramamızın esas sebebi oluyor işte... Bu dünyada "Hoş bir seda" bırakanlarla "Boş bir seda" bırakanları aynı kefeye koyma alışkanlığımızdan ahh bir vazgeçebilsek... NOT: 1-Hilâl Lüle'nin gerçeklerle ve acılarla yoğrulmuş hayatı, dostlarının onu unutamayan kelimelerle bezenmiş düşüncelerini, bir kitapta toplayanlara bravo..."Güldür beni kız... Canım acıyor" okuyunca yaşama bakış açınızı değiştireceğiniz hatıra dolu bir kitap.. Pelerin Kitabevi'nin bu eserini, tüm kitapevlerinde ve www.aksiseda.com adresinden temin edebilirsiniz... 2-"Gözlüğümü ararken burnumun ucunda buldum" Ailelerinden çok, birbirini gören bir spor servisinde, 25 yılda yaşanan komik olaylardan seçme "100 bombayı" içeriyor... Ömer Söztutan'ın, neşenize neşe katacak, tamamı yaşanmış ama bizim hakkımızda yazılanları abartılmış bu hatıra eseri okuduktan sonra bakış açınız değişecek... Mohikan Yayıncılığın bu eserini tüm kitapçılarda ve (0212) 454 32 20 numarada bulabilirsiniz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.