Hoş seda!

Ne zaman Ali Sami Yen'e gelsek karşımıza değişik bir G.Saray çıkıyor... Kimin kadroda, kimin kulübede ve de kimin 18 dışında olacağını bilmek lotoda 6 tutturmak kadar zor... Fatih Terim G.Saray'la öylesine oynuyor ki, bizlerin başı dönüyor... Ama gönül istiyor ki, başımız kadro ile değil, oynanan futbolla dönse keşke... Ne gezer...  Batista, Felipe, Hasan Şaş, Ayhan, Almaguer'siz bir 11'le gövde gösterisi yaptı G.Saray önce... Kadroya giremeyenlerin daha yıldız olduğu 11'de ise Brugge'de G.Saray'ın başına çorap ören Emre Aşık vardı... Orta sahada ne iş yaptığı belli olmayan Cihan vardı... Bir zamanlar gözden çıkarılan Pinto vardı... Bütün bu olanların yanında olmayan şey ise futboldu... Düşünebiliyor musunuz, koskoca ilk 45 dakikada G.Saray'ın tek şutu yok rakip kalede... İnsanın yüreğine su serpecek tek güzel organizasyon yok... Heyecan yok, zevk yok...  Fatih Terim bir gün önce G.Saray tribünlerine mesaj vermişti... "Onlarla benim arama kimse giremez" diye... Terim'in kastettiği basındı... Hani onu, "İmparator" diye lanse eden basın... Hani onu, "Büyük hoca" diye manşetlere çeken basın... Maç öncesi tribün şovu yapan Terim, sonunda o seyirciyi basına, "İ... basın, bunu da yazın" diye kışkırttı... Futbolsuzluğu başka platformlara çekmek ne kadar ayıp örter ki... Biz sahada oynanan futbola bakarız... Yani dün olmayan şeye... Biz alkışlamasını da çok iyi biliriz... Ama alkışa değer bir güzellik yoksa, "Şakşakçılık" yapacak değiliz ki...  Son lig maçını erteletip İstanbul'a gelen Lokomotiv ilk yarıda istediğini alırken, G.Saray sessizliği bir türlü bozamadı... İkinci yarıya Hasan Şaş ve Batista yanlışlığından dönen Terim, nihayet güzelliklere yeniden imza attı... G.Saray, G.Saray'a benzedi... Ama son yumruğu bir türlü vuramayan boksör gibi çaresizlik içinde zaman harcadı o G.Saray da... Kazanmak için üretken olamayan Cimbom bir defa daha mazisine sığındı... Bir defa daha Ali Sami Yen'den alışık olmadığı şekilde boynu bükük ayrıldı... Büyük düşünürken, küçük hesaplara daldı... Müthiş galibiyetler, o unutulmaz zaferler meğer ne "Hoş seda" imiş...