Bazı insanlar vardır, eli açık, bonkör, gönlü bol... Bazıları da vardır, müsrif, savurgan, tutumsuz... Bütün bunları tek bir kelimede toplarsak, hepsinin adı "hovardadır." Ne kadar hesaplı gitse de, ne kadar hesapsız yaşasa da, hep aynı kapıya çıkar bunlar... Hovardalık övünülecek bir meziyet olmanın yanında, enayi durumuna düşen insanlar için de kullanılan bir yakıştırmadır. *** Ligin devre arası tatiline girdiğimiz şu günlerde, yine bir "hovardalık fırtınası" esiyor. Sağımızdan, solumuzdan, altımızdan, üstümüzden... G.Saray, genç yaşta unutulmuş bir futbolcuyu renklerine bağladı. Gerets'in bir defa bile futbolunu görmediği, "yaşamasını" (!) seven Okan Koç, şimdi G.Saray'a güç katacak haa... Ödemelerin zar-zor yapıldığı, onu da gününde alamayan futbolcuların isyan ettiği bir dönemde, G.Saray yıllardır kaybolmuş, disipline edilememiş bir gençle, F.Bahçe'yi kovalayacak haa... Saido, Tomas, Song, Heinz kaçmak için fırsat kollarken, G.Saray'ın yaptığına bakınız. Gerets'in haberi yok, başkan "Benim bilgim dışımda" diyor ve bir hovardalık yapılarak Okan, G.Saray'a kurtarıcı olarak transfer ediliyor... Hovardalığın da bir şanı, şöhreti ve raconu vardır. Ama G.Saray'ın, birbirlerinden haberi olmayan yöneticileri, ellerindeki kıymetleri bir bir kaçırırken, yeni bir lig hüsranına zemin hazırlamak için "hovardalık girdabına" atlıyor adeta... *** Trabzon'un Fatih Akyel girişiminin de, G.Saray'ın Okan Koç girişiminden ne farkı vardır? Boşta kalmış bir futbolcuya, üstelik geçmişte yaptığı yanlışlıklarla Trabzonspor seyircisini incitmiş birisine, bordo-mavili formayı giydirme telaşı, şaşkınlık mı, yoksa transfer yanlışlığı mıdır? Defolu mallara rağbet etme alışkanlığından kurtulamayan kulüplerimizin başlarına, ne yazık ki, futbolu bilmeyen yönetici tiplerinin yerleşmesi, sporumuz adına şansızlıktır. Hiç bir araştırma yapılmadan, bazılarının cüzdanları şişirilirken, gerçek taraftarın sinirlerini tepelerine çıkarmak, bir büyük çelişkinin ve iş bilmemezliğin göstergesidir. Al Fatih Akyel'i... Tepe tepe kullan... Trabzonspor şaha kalkacak değil mi sayın yeni yöneticiler ? *** Bir de Rıza Çalımbay'ın dolduruşuna gelip, Türk futbolunda gezmedik kapı bırakmayan, futbolcuları kadrosuna alarak şampiyonluk kovalayacaklarını zannedenlerin düştükleri duruma bakınız. Daha 4 ay önce "dev transferler yaptık" diye Ailton'a verdikleri inanılmaz paraları "hovardalığın şanı" gibi görenler, bugün bu futbolcuyu "dampingli mal" gibi satmanın yollarını arıyor. Nouma'ya "tombalacı" diyenler, Ailton'un Beşiktaş'ı küçük düşüren, her röportajında kafalarına inen yanlışlık tokmağının acısını beyinlerinde hissetmeleri, ders olmamış bazılarına... Kaçmanın, kurtuluş haline geldiği bir kulüpte, hatayı asla kabul etmeyen yöneticilerin hâlâ daha "yanlışa yanlış ekleme politikaları" yarıştan kopmuş, başarıya hasret bir koca camiayı, derinden yaralamaktadır. *** Siyasetin; futbolun üzerindeki elini hissettirebilmek için uyguladığı taktikler nedeniyle, çıkmaz sokakta kıstırılan federasyonun, seçim kararı alması bir yana, koltuk sevdasının taliplerinin hep aynı insanlar olması, işi daha da vahimleştiriyor. Yaptıklarını daha önce görüp, beceriksizlikleri yüzünden her şeyi karıştıran, yüzlerine gözlerine bulaştıranlar, sanki müthiş birer hovardaymış gibi salına salına yine karşımızda gezinmiyorlar mı, pes doğrusu... İstanbul trafiğine "çözüm" diye "düğüm" atanlarla, Türk futbolunda çözüm niyetine hovardalık yapanların hiç bir farkı yoktur. Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez. Hovardalığın şanını ayaklar altına alanların bonkörlük yerine savurganlığı seçmeleri ve bunları beceriksizlik ve iş bilmemezlik hanelerine eklemelerinin sadece ellerindeki olup biteni satmaktan başka, bir hünerleri olmayan Anadolu'yu ve de bu saçmalıkları aşmış F.Bahçe'yi sevindirmekten başka, kime ne faydası olur ki?