İnatlar ve gerçekler

A -
A +

Osaka'da, 100 metre finali... Yıl 2007... Dünya Atletizm Şampiyonası'nın en önemli yarışı başlıyor... Gözler Jamaikalı Asafa Powell'de... Ve daha yarış başlayalı 10 saniye bile olmadan, muhteşem final bitiyor... İpi göğüsleyen, 9 saniye 96 salise ile Powell değil, ona 12 saliselik fark atan (9 saniye, 74 salise ile) ABD'li Rudy Gay... 3 defa Dünya Rekoru kırmış Powell, bu yarışta bronz madalya ile yetinmek zorunda kalıyor... *** Şimdi böylesine hızlı bir yarışta Powell, başarısız mı olmuştur? 100 metreyi fırtına gibi geçen, dünya rekortmenini, bir çırpıda silelim mi spor dünyamızdan? Ama bir gerçeği de unutmayalım... O muhteşem yarışın galibi, Powell değil, Rudy Gay'dir... Kürsüye çıkan, altın madalyayı kapan, tarihe ismini yazdıran Rudy Gay'dir... Başarılı olmanın tek bir somut örneği vardır zaten... En önde olmak... En yüksekte olmak... Ve geçilmemek... Gerisi teferruattır... *** G.Saray'ın şampiyon olduğu gerçeği ortadayken, hâlâ daha kendilerine ikinciliği ve daha alt sıraları yakıştıramayanların bahane arayışları sürmektedir... G.Saray karşılaşmasında, Volkan'ı, yediği o saçma gol yüzünden hâlâ daha affetmeyen, hatta kaleci arayışlarına giren F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın dövünmesi bile boşuna şimdi... Eğer hatalar yapılmasaydı, bugün şampiyonun adı değişebilirdi, kabul... Ama G.Saray'ın bütün bu izafi teorileri kenara atıp, üstünden silindir gibi geçerek "ligin beyi" olduğu gerçeğini de, kabul etmeli sporsever... Bütün bunlar konuşulurken, Beşiktaş'ın kendisini "dev aynasında" görüp, şampiyon olmuşçasına zafer çığlıkları atmasına kimse anlam veremese de, teknik direktöründen, menajerine, başkanına kadar herkes halinden memnundur nedense... Lig 3.lüğünü, başkalarının değişik yordamlarıyla, üstelik averajla elde etmiş Beşiktaş'ın, şampiyon olmuş G.Saray'dan, daha fazla böbürlenmesi, havanda su döven yönetim katının, bakış açılarının, kapalı gözlüklerle teselli bulmasından başka bir şey değildir... *** Bizim Bilgehan Can'ın, geçen hafta Beşiktaş'ın son 4 yılını didik didik araştırarak karşımıza çıkardığı tabloya baktığımızda, şampiyonluğun neden siyah-beyazlı takımdan uzaklaştığını açık açık gördük... 4 yılda 4 teknik direktör... 13 yardımcı ve 42 futbolcu transfer edilmiş Beşiktaş'a... Del Bosque zamanında 13 futbolcu alınmış, elde bir tek İbrahim Toraman kalmış... Rıza Çalımbay döneminde, 11 yeni futbolcudan, elde var iki... Jean Tigana, 8 futbolcu transfer etmiş, bugün, sadece 3'ü kadroda... Ve Ertuğrul Sağlam döneminde ise, 10 futbolcu daha getirilmiş Beşiktaş'a... Şimdilik 3'ü gönderilmiş bunların, birkaçının daha bileti kesilecek... İnsan kasap olsa, bu kadar kıyma imal edemez... *** Son Vestel Manisa maçında 5-1'lik sonuca rağmen yönetime "Yeter artık, gidin" mesajı veren taraftar, bunca yıldır yapılan yanlış transferlerin bedelini, ödemek istemiyor artık... Ve açık açık, kimleri istemediğini haykırıyor... Ama büyük bir olgunluk içinde, bazıları ise, gelecek yıl şampiyonluk vadederek, transfer yanlışlıklarına devam ediyor... Alınanlara bir bakın... G.Birliği'nden Tuna... Muhtemel transferler A.Gücü'nden Bebbe, Werder Bremen'den tek böbrekli Klasnic... Bunlar şampiyonluk getirecek Beşiktaş'a! Üstelik, Bobo'yu ve Gökhan Zan'ı da satmayı düşünüyor Beşiktaş... CAS Mahkemesi'nin kararları doğrultusunda milyonlarca euro tazminat ödeyen Beşiktaş'ın, F.Bahçe sayesinde gelmiş UEFA Kupası'nda boy göstermesi ve ileriki turlar için hamle yapması, bu düşünce ve politika ile mümkün mü? *** Yarışlar başlar ve biter... Birileri ipi göğüsler, diğerleri onu sadece alkışlar... Bizim ligimizde, birileri beğenmese de, şampiyonun adı G.Saray'dır... Lig ikincisi F.Bahçe ve UEFA yolcusu Beşiktaş, bu yarışta geride kalmış takımlardır... Bahaneler çok olsa da, sızlanmalar, haklarının gasp edildiğini düşünmeler hep konuşulsa da, birinci her zaman alkışı ve madalyayı hak eden taraftır... Beşiktaş'a bu sezon en büyük kötülüğü, Trabzonspor'a son maçta yenilerek yapan (!) F.Bahçe, Beşiktaş'ın yürüyüşünü ve düşüncesini değiştirmiştir... Lig 3.lüğünü tarihi rakibi sayesinde alan Beşiktaş'ta, yönetimin ve teknik kadronun kendisini başarılı görmesi ve bu yüzden transfer politikalarını yanlış rotalara çevirmesi, gelecek sezon için de, muhtemel bir başarısızlığın manzarası olacaktır... "Böyle gelmiş, yine böyle gidecektir" zincirlerinin, kırılma zamanıdır artık... İnatların galip gelip, ipi göğüslediğini, bugüne kadar kim görmüştür ki?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.