İngiliz atları

Lucescu'nun atlara benzettiği G.Saraylı futbolcular, dün gerçekten yerinde duramayan cinstendi... Bu maçın ertelenmeyişini gururuna yediremeyen sarı-kırmızılılar sanki birilerine mesaj verir gibiydiler... Her birisi güçlerinin üstünde bir inatla topun peşinde birer İngiliz atı gibi dört nala koştular, presleriyle Beşiktaş'ın oyun düzenini alt-üst ettiler... Real Madrid maçı öncesinde böylesine enerji ve efor sarfeden G.Saray'a Salı günü Allah kolaylık versin...  Daum'un gelmesiyle büyük bir çoğunluğun sihirli değnek değmişçesine değişeceğini zannedenler bir defa daha yanıldılar... Alman hoca kendine göre takımda görev anlayışını ve futbolcu seçimini yapsa da, bu Beşiktaş'ın Scala'nın Beşiktaş'ından asla farkı yoktu... Sezon başında dışlanan, hatta PAF takımına gönderilen Selami, Daum'la sanki yeniden keşfedilmişti... Karhan Slovakya Milli Takımı'ndaki yerine çekilmiş, Tayfur orta sahada hem oyun kurucu, hem de adam takipçisi yapılmıştı... Bunları uygulamak için Daum olmak gerekmezdi ki...  Bülent, Emre, Popescu ve Hagi gibi takımın omurgası kenarda oturuyor, sahadaki gemi yine de rotasında gidiyor... İşte bu manzara G.Saray'ı diğer takımlardan farklı kılan özellik... İlk yarıda atılan gol, Beşiktaş defansının arasında iki ver-kaçın eseriydi... Jardel ve Serkan sanki etraflarında kimse yokmuşçasına varyetelerle golü bulurken, Beşiktaş teslim bayrağını erken çekivermişti... Öyle ki; koca 45 dakikada siyah-beyazlılar bir defa olsun Taffarel'e yaklaşamazken, G.Saray topu istediği yere taşıdı, oyunu istediği gibi yönlendirdi...  İkinci yarıda aklı başına gelen ve Salı günkü Real Madrid maçını düşünen G.Saray, hızını kesti... Buna rağmen pozisyon bulan, gol atan takım yine de G.Saray'dı... Sarı-kırmızılılar, bu havası büyük derbiyi de kazasız belasız atlatırken, Beşiktaş ve kırmızı kart gören Nouma için sezon erken kapandı...