İnleyen nağmeler!

A -
A +

Sanki bu ülkede herkes, hep gücü kadar konuştu... Ve sanki, duygusallık, vurdumduymazlık, dolap döndürmeler ilk defa gündemde... "Böyle gelmiş, böyle gider" diyenler, sanki dün başka düşündü... Türk futbolunun kirliliğinini, çıkmayan bir leke gibi görenler, gündem değiştirmedeki ustalıklarını sanki ilk defa sahneye koyuyor... "Minareyi çalıp, kılıfını hazırlayanlar" sanki yeni... *** Yarınlarını hiç düşünmeden milyon dolarları yabancılara sunan kulüp patronları, en ufak bir hakem hatasında gündemi değiştirmek için kahraman pozlarına bürünüyor... Dürüst onlar, namuslu vatandaş onlar... Puan kayıplarında yaygaradan kaçınmayanlar, bunu adet haline getirirken, medyadaki güçlerini ezici bir şekilde kullanıp, işin boyutlarını başka yönlere çekmekteki ustalıklarını aynen sergiliyor... Tribün liderlerine kolunu kaptıran, onların bir dediğini iki etmeyenler, harcama sınırlamasını ortadan kaldırarak, hanedanlıklarını sürdürebilmek için olmadık fedakârlıktan kaçınmıyor... Nasıl olsa "cepten" pardon "devlet kesesinden" yiyorlar... Yani, birilerine cömert davranan yönetici tiplerimiz, iş 'devlet'e geldi mi, fakir - fukara edebiyatı içinde "İnleyen nağmeler"i söylemekte usta oldu... Sınırsız harcamalarda bulunurken "Nasıl olsa devlet imdadımıza yetişir" zihniyetini kendilerine prensip edinmeleri, onların yüzsüzlüğünden değil, 'devlet'in ayrıcalığından kaynaklanmaktadır... *** Sinekten bile yağ çıkarma plânları içinde olan ve para için yapmayacağı hiç bir alternatifin peşini bırakmayan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, gözünü, sadece bir yöne hiç çevirmiyor... O da spor kulüpleri... Spor kulüpleri derken, Anadolu'da, can derdindeki kulüpleri kastetmiyoruz tabii... Onların, yokluğu ekmeğe katık edişlerini biliyoruz... Kaybedilen her puanda, önce federasyonu, sonra hakemleri ateş hattına atan zihniyet, iş 'devlet'e geldi mi; pinti mi, pinti... Bir çırpıda 120 trilyonluk borçlarının üzerine çarpı çektiren "Büyüklerimiz" Maliye Bakanı'nın "Sinekten yağ çıkarma" operasyonunu bile gölgede bırakacak, ağlamalar ve sızlamalarla saltanatlarını sürdürüyor... O, 100 milyona, 50 milyona, 25 milyona alınan maç biletlerinin üzerindeki gerçek fiyatlara bir bakınız... 1 milyon, 2 milyon... Saracoğlu'na 55 bin kişiyi doldur, devlete vergisini verme; Olimpiyat'a 80 bin kişiyi, bin bir eziyet çektire çektire getir, vergisini verme; İnönü'yü nefes alınmayacak kadar tıka - basa doldur, gerçek bilet fiyatları üzerinden vergisini ödeme... Bırakın bu görevleri yerine getirmemeyi, üstüne üstlük, hâlâ daha ağla, hâlâ daha sızla, bir de "Zeytinyağı" gibi üste çık... *** F.Bahçe'nin borcu geçtiğimiz gün Divan'da 85 milyon dolar olarak açıklandı... Bu borç, nasıl yapılır, nasıl ödenir? Stad hasılatları komik gösterilip, vergi kaçırmakla mı? Sanki turşusunu kurmak için boşu boşuna alınan futbolculara harcanan paraları kısmakla mı? Yoksa, yeniden Ankara'nın yolunu tutup, borçların üzerine bir çarpı daha çizdirmekle mi? Taraftarına şirin gözükmek için transfere doymayanlar, şimdi gözlerini ocak ayındaki ara transfere dikti... Ne isimler var gündemde yine... Yine, 10 milyonlarca dolar, bozuk para gibi harcanacak, yine "Borç yiğidin kamçısıdır" diyenler, kendilerini yiğit görecek... 2004'te uygulamaya geçecek olan "UEFA Kriterleri" bile bu yönetici anlayışına vız gelip tırıs gidiyor... Bunların kimseden korkuları yok... Utanma duyguları körelmiş, vatandaşlık görevleri törpülenmiş ama hava atma sevdaları hep gündemde nedense... Eyy Sayın Unakıtan... İşçinize, memurunuza, emeklinize, buçuklu yüzdelerle sadaka gibi zam verirken, bordrolu kişilerden acımadan vergi alırken, borç rekortmeni kulüplere güleryüz gösteremezsiniz... Ellerinizi ya onların da yakasına yapıştırın, ya da vatandaşın yakasından çekin...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.