Bursa Atatürk Stadı tribünlerindeki 20 bin kişi, Cüneyt Çakır'ın son düdüğü ile birlikte sahaya doluştuğunda, o manzara görülmeye değer bir yakamozun zarafeti ve ışıltısı ile eşdeğerdi sanki... "Şampiyon" seslerinin Bursa semalarına yükseldiği anda, Türk Futbol Tarihi'nin de yazgısı değişiyordu... Her şey bir yana o seyirci bir gerçeği de haykırıyordu arada bir: "Teslim ol İstanbul!" Bu haykırış, Fatih Sultan Mehmet'in, Topkapı Surlarını Macar Urban'ın döktüğü "Şahi" isimli toplarla yerle bir ettiğindeki haykırışıyla aynıydı sanki... Yıl 1453... Ve yıl 2010... İstanbul 2. defa teslim alınıyordu sanki... 2016'ya bay bay (mı?) Başbakan Erdoğan, 920 milyon euro garanti yatırım sözü bile vermişti... 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri'ne ev sahipliği yapabilmek için, ülke olarak bir çabanın içine girdik... Dosyalar tamam, sözler tamam... Üstelik birkaç gün önceki ön sunum sonucu da bize ümit verecek ve havaya sokacak kadar da müjdeliydi... Ama galiba bitti bu hayal... Saracoğlu Stadı'nı ateşe veren, çevredeki ev ve iş yerlerini yakıp yıkan, arabaları hurdaya çeviren, polise taş, şişe, sandalye, fıçı atan zihniyet, 2016'ın dibine kibrit suyu dökmüştür... Bu manzaralar, özene bezene hazırladığımız sunum dosyasının üzerine, bir kabus gibi çökmüştür... Boşuna 28 Mayıs'ı beklemeyelim... Çünkü rüya bitti gibi... Çok güzel hareketler bunlar Bu sezonu iyisi ve kötüsü ile tüm anılarla birlikte geride bıraktık... Artılar, eksileri götürmüştür her sene olduğu gibi... Ağlayanlar, güldükleri günlerdeki mutlulukları ile teselli bulmuşlar, ağız dalaşları ceza biletleri kesildikten sonra, yerini yine dostluklara bıraktı... Ama iki güzel hareket var ki, bu hem çok güzel, hem de çok özel olarak zihinlerde yerleşti... Birincisi, Mustafa Denizli'nin, hem Bursaspor'un, hem de Ertuğrul Sağlam'ın gönlünü alan o muhteşem davranışı... İkincisi de, Ertuğrul Sağlam'ın, son maç öncesi tribün liderleri ile konuşup "Sakın Beşiktaş'a küfür etmeyin" ricası... Bakınız, devletin emniyet güçleri, mülki amirler, yasalar bu işin önüne geçemezken, iki teknik adamın "Oscar'lık" davranışları, asla unutulmayacak bir ödülü de hak etmiştir... Tek suçlu Daum mu? Adam daha önce iki defa şampiyon yaptı bu F.Bahçe'yi... Kovuldu... Kırmızı halılar serilerek ve 3,5 milyon euro yıllık ücret vaat edilerek geri çağırılırken kovulacağı hiç aklına gelmedi mi sanki? Geldi... Burası F.Bahçe Cumhuriyetiydi çünkü... Burada başarısızlığa yer yok... Burada, takımı şampiyon yapsanız dahi, asla garantiniz yok... İyi güzel de, bu sezon "bir puanla" kaçan şampiyonluğun tek suçlusu Daum mu peki? Ona, hakkını aramak adına isyan bayrağı açan Semih'i "oynatma" diyenlerin, hiç mi suçu yok? Mehmet Topuz'u 15 milyon euroya, üstelik özel uçakla gidip alanların "Yahu bu çocuğa bu kadar para saydık, neden oynatmıyorsun" diyenlerin, hiç mi suçu yok? Özer'i "Benim adamım olduğunu bildiğin için mi oynatmıyorsun" diye sitem edip, takımda yer bulduranların, hiç mi suçu yok? Yanlışı hiçbir zaman göremeyen, körü körüne olaylara tek taraflı bakan, yazıları ve yorumları vıcık vıcık yağ kokanların, hiç mi suçu yok? Tamam, Daum gitsin... Ama gizlenen birçok kişi, kalsın mı bu F.Bahçe'de? Ah federasyon ahh... Büyüklük bazen böyle günlerde belli olur... Düşünmek insanlara mahsustur ama iyi ve doğru düşünmek de bazı kişilere mahsustur... İki kupa işini halledemeyip, töreni bir başka güne bırakanlar, belli ki, kendileri iki parçaya ayrılamayacakları için bu töreni ertelemek zorunda kaldılar... Oysa çareler tükenmezdi aslında... Bursa-İstanbul kaç dakika? Hele helikopter veya bir küçük uçakla... 20 dakika çekmez... Bursaspor'un şampiyon olduğu ilan edildikten en az 3 saat geçmişti ki, yeşil-beyazlılar futbolcusu, idarecisi ve taraftarı ile Atatürk Stadı'ndaydı daha... Bizim işi hafife alan federasyonumuz, kupayı alıp, bir uçağa atlasaydı ve böyle müthiş bir jesti yapabilseydi, 20 dakika sonra Bursa kentine gelir ve o şehir, kendilerine ömür boyu minnettar kalırdı... Ama onlar, evlerindeki sıcak yataklarında uyumayı tercih ettiler... Vizyonları belki bu güzelliğe el vermedi... 2,5 milyon nüfuslu kentin hevesini kursağında bıraktılar... Hem kendilerine, hem de futbolda bir "Anadolu ihtilali" yapan Bursaspor'un mutluluğuna "ot" tıkadılar...