Kaç kişi rahatladı acaba?

A -
A +

7.5 yılda iki defa gol kralı olmuş, 172 gol atmış, 300'den fazla gole asistlik yapmış, üç defa lig şampiyonluğu, bir kupa şampiyonluğu yaşamış Alex şimdi kadro dışı... Kadıköy'deki Yoğurtçu Parkı'na yeni dikilen heykeli, yakında sökülürse hiç şaşmayın... Çünkü o Alex, F.Bahçe'ye bugüne kadar gelmiş en büyük futbolculardan biriyken, şimdi kaprisler ve hiç de hak etmediği unvanları omzunda taşıyanlar tarafından bir çırpıda harcanan isimdir artık... Halbu ki o Alex, Aykut Kocaman'ı bu güne kadar F.Bahçe teknik direktörlüğünde tutan adamdır... İpten alan adamdır... O Alex; kabul etse de, etmese de Başkan Aziz Yıldırım'ın saltanat hegemonyasını sürdürmesini sağlayan adamdır... Ama şimdi "Tu kakadır" o başka... Hep "Vefa'nın" bir semt olduğu söylenmiştir... Oysa vefa "İyi günde, kötü günde" birbirine sarılmış insanların içindeki sevda semtidir... Vefa semtini yakabilirsiniz, yıkabilirsiniz... Fakat insanın benliğine işlemiş vefayı, söküp alamazsınız... BU ALEX Mİ İSTENMİYOR? F.Bahçe'nin şu kadrosuna bir bakın... Dünyadaki hangi antrenör gelirse gelsin "Çıkın kötü oynayın" dese bile bu takımı asla emellerine alet edemez... O formayı giyenler bugüne kadar bunu ispat etmiştir... Kimse Alex'e "Formanın hakkını vermiyorsun" diyemez... Kasımpaşa maçındaki yenilgiyi ona yükleyen zihniyet, önce Alex'li dakikalardaki skora (0-0) sonra da Alex'siz dakikalara (2-0) bakmalıdır... Marsilya maçı hakeza... Alex'li dakikalarda 2-0 F.Bahçe önde, Alex'siz dakikalarda durum 2-2... Hangi birisini konuşalım, yazalım... Birileri çıkmış ve "Artık Alex'i istemiyoruz" diye cümle aleme ilan ediyor... O birileri Başkan Yıldırım ve Aykut Kocaman'dan başkası değil ki... F.Bahçe'deki dizginleri ellerinde tutan bu iki komutanın, artık Alex'le işleri bitti... Evli evine, köylü köyüne... BU BİR AŞK HİKAYESİDİR Ayrılıklar; aslında hiç de kolay olmayan konulardır... Seven iki insanı ayırmak, onların arasına "karakedi" gibi girmek, o iki sevgilinin yüreklerindeki acıyı hissetmeden, sadece kendi çıkarları için mücadele verenlerin amaçları bu dünyada gerçekleşse de, bu işin bir de "öbür tarafı" var... Alex ve sarı-lacivertli taraftarlar birbirlerini gördükleri anda aşık olan iki sevgilidir... 7,5 yıldan beri alev alev yanan bu sevginin üzerine; şimdi, suyla, yangın söndürücü ile kumla, iftirayla gidenler "o aşkı" bitireceklerini zannediyorlarsa, hayatlarının en büyük hatalarını yapıyorlar... "Büyük aşklar, büyük acılarla test edilir" derler... Ama Alex ve F.Bahçe aşkı artık test edilecek değil, destanı yazılacak bir hikayedir... "Aşk, hiçbir zaman pişmanlık duymamaktır." Bu aşktan, ne F.Bahçe, ne de Alex pişmandır... Öğrenmenin yaşı olmaz F.Bahçe, ilk defa teknik direktörlük yapan bir hocanın yönettiği Kasımpaşa'ya yenildiğinde kıyametler koptu... Hocasız bir takıma yenilmek... Oysa Fuat Kılıç, F.Bahçe karşılaşması için öyle bir önlem geliştirmiş ki (Sabah-Fehmi Özgüler-Serkan Ünlü röportajı) bunu okuyunca, kimse F.Bahçe'nin yenilgisine bahane bulmamalı... Bakınız ne diyor Fuat Kılıç: "F.Bahçe'yi durdurmak için, önce Alex'i, Ernst ve Kerem'le frenledim." Ve bakıyoruz, Alex çıktığı anda Kasımpaşa 2-0 öne geçiyor... Bilmem Aykut Kocaman, ilk defa teknik direktörlük yapan birisinden ders alabildi mi? Bu isim değişmeli! UEFA'nın gözbebeği... En değer verdiği şampiyona... Şampiyonlar Ligi... Peki kim katılıyor buna? Ülke şampiyonları... Yoo, hiç de öyle değil... Ülke ikincileri, üçüncüleri, hatta dördüncüleri...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.