Tam 12 defa Anayasa Mahkemesi'nden dönmesine rağmen "Kıyak maaş" bir defa daha gündeme geldi... Bu defakine "Kıyak avanta" dense yeridir... Konuyu Anayasa değişiklik paketinin bir yerlerine sıkıştırıp, karambol yapan vekillerimizin 416 tanesi bu işe "Evet" dedi... Ama tek tek sorsanız, hiç birisi 800 milyonluk zamma onay verdiklerini kabul etmiyor... Ve gazete manşetlerine bakıyoruz... Nasıl ki, milletin canını köz gibi yakan "Zam" haberleri iç sayfalarda tek sütuna yer buluyorsa, bu "Kıyak" işi de az daha, gümbürtüye gidecekti... Aslında gitti gitmesine de, vatandaş yangın yapınca göstermelik bir geri adım atıldı işte... Hangi işimizi doğru yaptık ki?.. Şimdi anlatacağımız ayıp, mecliste "Kıyak" zamma parmak kaldırıp da "Vallahi benim haberim yok" diyenlerin marifetidir yine... Çoğumuz bilmiyoruz belki... Dünya ve Olimpiyat Şampiyonları'nın, 21 Nisan 2001 yılında çıkan bir kanunla, primleri ve maaşları ayarlandı... Yenilerin yanında eski şampiyonlar, az da olsa altınlarına kavuştu... Ayrıca 40 kişilik Spor Müşavirliği kadrosu da açıldı... Bunları düşünmek bile güzel... Lâkin, bir de işin utanç yanı var... Ülkemize madalyanın yanı sıra şan ve şeref taşıyan koca şampiyonlardan bazılarına bağlanan maaş, bu şampiyonlar 65 yaşına geldi mi kesiliyor... Sebep "Mevzuat..." Sebep, bir türlü aşamadığımız köhneleşmiş zihniyetin karşımıza çıkması... Emekli olmayanlar bilemez ve anlayamaz... Hani, o sabahın seherinde banka önlerinde kuyruklara girilip alınan, aslında rakam olarak hiç bir şey ifade etmeyen emekli maaşları var ya, onların kıymetini siz alanlara bir sorun... Belki kirayı karşılamıyor, belki, tencereleri ocak üstünde takır takır kaynatmıyor ama o üç kuruşluk maaş, yaşlı insanlar için tam bir piyangodur... Çünkü onlar az demez - ayrıca dese ne yazar - bıkmadan, usanmadan sabahın köründe, hastalık falan dinlemeden kuyruğa girer... Bazen o kuyruklarda düşüp ölürler... Bazen kalp krizleri geçirir, hastahanelerde sürünürler... Neden? Çünkü, o üç kuruş dediğimiz emekli aylıklarını almak zorundadırlar... Çünkü o ufak maaş, en az 25 yıllarının ürünüdür, hediyesidir... Türkiye'nin adını Dünya Şampiyonaları'nda, Olimpiyatlar'da duyuran, İstiklal Marşımızı bütün dünyaya dinlettiren koca şampiyonların 65 yaşına geldiğinde kesilen maaşlarının ayıbını, acaba kim üstlenecek? "Aaa... Bir yanlışlık olmuş" deyip, işi öyle basite indirgemek çare değil... Mevzuat dediğimiz fren, her yerde karşımıza çıktığı gibi Mahmut Atalay'ın, Tevfik Kış'ın da karşısına çıkıyor işte... Eğer Kış ve Atalay gibi şampiyon firmalar, bu kanun çıktığında 65 yaşın altında olsalardı, ayda ellerine ortalama 600 milyon lira geçecekti... Kış ve Atalay, zaten bu kanundan faydalanamadı... Şu anda eskilerden tek Ahmet Ayık maaştan faydalanıyor... O da, 65 yaşına geldiğinde ve Spor Müşavirliği kadrosunu istemezse, maaşı anında elinden uçacak... Eski şampiyonlar için zaten fazla bir şey yapamamışız... Ama hiç olmazsa gelecek nesildeki şampiyonları küstürmeyelim... "Kıyak maaşın" peşini bırakmayan vekillerimiz, o sivri parmaklarını bir defa da şampiyonlarımız için kaldırsalar ne olur ki... Sırtı mindere yapışmamış, göğsündeki ay-yıldızın üstüne kimseyi çıkartmamış şampiyonlara çok görülen o maaşların kesilmesine göz yumanlar, ayıplarını derhal temizlemeli ve onların o koca yüreklerini saçma sapan "Mevzuat" ile yaralayanlar derhal özür dilemelidir... Topu topu kaç şampiyon hayatta kalabildi ki günümüzde... Onların çocuklarına bırakacakları üç beş kuruşta gözü olanın gözü çıksın... Onları erken öldürenlerin ömürleri kısalsın... Ama şampiyonlar merak etmesin... Çünkü onlar "Mevzuat" yüzünden erken öldürülseler de, bizim gönlümüzde ebediyyen yaşayacaklardır...