Hani derler ya "Kıran kırana maç" diye, işte dün gece İnönü'de sahneye konan futbol böyleydi... Norveçli hakemin, düdüğünü ağzına fazla götürmediği, kemik seslerinin tribüne geldiği bir 90 dakikada, eğer sahaya ambulans yardımı istenmemişse, bu tamamen bir şanstı iki takım için de... Beşiktaş'ın, Kiev'de son dakikada teslim olduğu bir rakip, bu defa Kartal'ı kendi evinde avlamanın hesapları içinde futbollarına sürat motoru takmışçasına tutulmaz gözüktü... Aliyev'in organizasyonda, kaleyi gördükleri anda mesafe tanımadan şut atan; mücadeleyi çok seven bir takıma karşı müthiş bir savaş verdi Beşiktaş... Dikkati asla elden bırakmadı... Kötü oynayan tek bir futbolcu yoktu Beşiktaş'ta... Ernest başta olmak üzere, Hilbert, Egemen, Sivok sanki "7 canlı" gibiydi... Quaresma'nın her an bir patlama yapacağını hesap eden rakip, bu futbolcuyu üç kişi ile kontrol altına aldı... Hele Betao'nun, Quaresma ile başa çıkmak için anasından emdiği süt burnundan geldi... Ama Allah'ı var Betao harika bir futbolcu... Simao'da o ligdeki uyuşuk futbolunu evde bırakmış, dinamik görüntüsüyle Beşiktaş'ın hücumlarına zenginlik katan futbolcuydu dün gece... İlk yarıda Almeida'nın 12 ve 21. dakikalarda kaçırdığı iki müthiş gol fırsatı, Beşiktaş'ın erken sevinmesine mani oldu... Sonra Quaresma kaçırdı... Siyah-beyazlılar ilk yarıda o kaçanları ikinci yarıda çok aradı... Çünkü Kiev'in süratli oyununa ayak uydurma adına yorgunluk baş gösterdi... Ukrayna'nın namağlup lideri ile kora kor bir mücadelenin zevkini, heyecanını tribünlere yaşatan bu Beşiktaş, Egemen'in o kaymaklı kadayıf tadındaki 3 puanlık golüyle bizleri bulutların üzerine çıkardı... Forma kapmak zor Beşiktaş'ın bu kadrosu, artık ideal kadrodur... Bu takıma ne Guti girer, ne de Fernandes... Necip ve Rüştü'ye kapı açıktır sadece...