>>> BENİM YILDIZIM Sadece attığı golle değil, defanstaki yalnızlığına rağmen yıkılmayan, İbrahim Toraman, ayakta kalan tek Beşiktaşlıydı. Bugüne kadar oynadığı tüm maçlarda, sonuç ne olursa olsun, herkesin beğenisini kazanan Beşiktaş, bu defa; üstelik ligin yeni misafiri Kasımpaşa karşısında, 90 dakikaya tek bir güzellik bile sığdıramayarak, üç puan almasına rağmen, sevenlerini hayal kırıklığına uğrattı... *** İstanbul'un, Süper Lig'de temsilcileri çoğaldıkça kıymete binen Atatürk Olimpiyat Stadı, dün gece yine "bir avuç" seyirciye mahkum oldu... Maça gelirken, yolda kimselere rastlamazken, futbolun boş tribünlere oynanacağının haberini erken almıştık... 80 bin kişiyi ağırlayacak bir stadın, acıklı hali, gerçekten çok üzücüydü... Bu stadı buralara yapan, yaparken, yol sorununu hiçe sayanların kulakları bir defa çınlamıştır her halde... Tribünlerin gariban hali, sahaya da öyle veya böyle yansıyınca, dün gece futbolun güzelliklerini mumla aradık adeta... 43 yıl önce oynanan bir karşılaşmanın rövanşı böyle mi başlamalı, böyle mi olmalıydı? *** Ertuğrul Sağlam'ın her maça değişik kadro sürprizi ile çıkma anlayışı, dün gece de bizi şaşırtmadı... Rüştü, siyah-beyaz forma ile, ilk defa bir lig maçında kalesini teslim aldı... Genç Aydın ve Tigana'nın prensi Burak'da, yine ilk defa, ilk on birde sahadaydı... Ama her zaman "Papaz pilav yemez" derler ya, Ertuğrul Sağlam'ın hesabı bu defa tutmadı... Neden mi? Çünkü o, Burak denilen; tribünlere, Beşiktaş'a geldiği günden beri şirin gözükemeyen, futbolun takım oyunu olduğunu bir türlü anlayamayan, forvette eli belinde, otobüs bekler gibi ikram bekleyen birisine güvenmişti... Ertuğrul Sağlam, Tigana gibi yanıldı Burak konusunda ve koca 45 dakikayı boşu boşuna on kişi oynadı Kasımpaşa karşısında... *** Genç Aydın'ın da randıman adına "sıfır" çektiği gecede, defans bloğunda Gökhan ve İbrahim Toraman'ın "çarpışan otomobiller" gibi birbirine toslaması, Beşiktaş'ın futbol ayıbıydı... Kasımpaşa'nın attığı gol, hazırlanış ve atılış bakımından, Beşiktaş defansının resmen ikramıydı... Oysa o Kasımpaşa; tribündeki kavgacı taraftarı, kulübede her dakika futbolcusuna el kol hareketleriyle "lanet" okuyan bir teknik direktörü ve futbol adına sahaya yansıtamadığı güzellikleri ile fazla bir alkışı hak etmemişti... Ama karşısında bundan önceki maçlardaki gibi, diri, mücadeleci, kazanma adına tekmeye kafa uzatan bir Beşiktaş olmayınca, 3 puanı, rakibine sadece kısmetine verdi... Bu Kasımpaşa'nın uzun lig maratonunda işi hiç de kolay değil... *** İkinci yarı, hatadan dönmek için, kadro yanlışlığını tamir etmeye çalışan Ertuğrul Sağlam, kulübeden kurtarıcı olarak sahaya soktuklarının da, diğerlerinden bir farkı olmadığını gördü... Yine ne varsa, en kritik anlardaki, en kritik golcü İbrahim Toraman'da ve usta ayak Ricardinho'da vardı... Bu kadar kötü bir Beşiktaş'ı, bu ikili adeta ipten alan isimler oldu...