Daum'un, elinde bonservisiyle gezen Almanlar'dan ve Norveçliler'den kurduğu Beşiktaş, futboluyla asla mutluluk vermiyor... Veit, Baya ve Stavrum futboldan soğumuş, son günlerini Türkiye'de geçirmek isteyen emekliler mangası... Hele Stavrum'u bir görmeliydiniz... Zaten yazımızın başlığı sadece ona... Adam golcüymüş... Adam yıldızmış... Adam kaliteliymiş... Hadi oradan yahu... Stavrum varlığıyla Beşiktaş'ın golcüsü falan değil, komik adamı... Koca göbeğiyle futbolcudan çok, alemci tipiyle bu Norveçli'ye Daum'dan başkası tahammül etmez... Pes vallahi... Beşiktaş transfer yaptım diye, bunlarla övünüyor... Sonra da, F.Bahçe'yle, G.Saray'la başa çıkmaya kalkışıyor... Her sene sezonun ortasında bir takım alan Yılmaz Vural, bu defa nasıl olduysa bir takımı baştan ele aldı... Görünen o ki; Vural'ın bu gördüğümüz Diyarbakır'la ömrü fazla olmaz... Yeşil-kırmızılılar, oyun kurguları, kazanma hırsları, sistemi olmayan sıradan bir lig takımı... Bir tek Fazlı ve Kona ile tesadüfen bulacakları gol için çalışıyorlar... Defansta bir diğer Beşiktaşlı Rahim ise, yılların tecrübesini konuşturuyor o kadar... Karşısındaki Beşiktaş'tan fazla gol yemediklerine bakmayın... Çünkü Beşiktaş'ın farkı artıracak gücü yoktu ki zaten... Danimarkalı 92 kiloluk Kjaer'in ısınırken sakatlanmasıyla tekrar kalesine kavuşan Fevzi, tedirgin ve ürkek hareketleriyle yine taraftarına bir türlü yaranamadı... Nasıl vatandaş hükümete güvenini kaybetmişse, Beşiktaş taraftarı da, Fevzi'ye asla güvenmiyor... İkinci yarıya Stavrum'suz başlayan Beşiktaş, ilk yarıdaki golün üstüne yatar görüntüsündeydi... Oyun anlayışları tribünleri coşturacak cinsten değildi... Diyarbakır cesaretlenirken, siyah-beyazlılar sanki kış uykusundaydı... Ta ki; Sertan'ın fırsatçılığından doğan gol olmasa, herkes derin uykuya devam edecekti... Ve uzatma dakikalarında koskoca 90 dakikada yapamadığını beceren Beşiktaş, son anda alkışları haketti.