Yönetiminin, allak bullak ettiği Ankaragücü'nün, dünkü karşılaşmaya çıkarken cebinde parası değil, beyninde sadece prestiji vardı... Seyircisinin "Her şeyi ben yaparım" anlayışına teslim olmuş bir takımın, iki hafta üst üste yenilgiyle sarsılmış Beşiktaş karşısında bir terslik yapacağını kimse aklından bile geçirmiyordu... Çünkü Beşiktaş için rakip, mutlaka devrilmesi gereken, aksi halde, kendisinin devrileceği bir karşılaşmaydı... Ve sonunda Beşiktaş, sıkıntı dolu karşılaşmadan, zor da olsa, köprüden geçmesini bildi... *** Ankaraspor sonrası, tribünlerinin gazabına uğramış, kaptanı "Yuhh" sesleri arasında sahadan çıkmış, hocasına "kibarca" hesap sorulmuş siyah-beyazlı takım, cezalı ve sakatlardan arta kalan kadrosu ile büyük bir iştah içinde başladı karşılaşmaya... Nobre kendini yırtıyordu... Ekrem, sanki mermisiz düşman saflarına saldıran bir Mehmetçik gibi korkusuz, İbrahim Toraman, defansını rakibin üzerine üzerine çeken gerçek bir kumandan gibiydi... Bu Beşiktaş'ta, yine de sırıtan bir iki isim vardı tabii... Mesela Serdar Özkan, mesela Cisse, mesela Delgado... ∞∞∞ Beklenen gol 25. dakikada geldiğinde, en başta Denizli, sonra da tribünler derin bir "Ohh" çekti... Holosko'nun, fırsatçılığının eseri olan bu gol sonrası, ilk yarıda Beşiktaş'ın tam 4 tane, gol olmaması çok zor pozisyonları, ahlar vahlar arasında, bir türlü kale direklerinin arasından geçemedi... 1-0'ın çok oynak bir sonuç olduğunun farkına varamayan, Nobre ve Holosko, farka gidecek karşılaşmayı, ilk 45 dakikada sıkıntıya sokarak, kendilerine hiç yakışmayan işlere imza attı... *** Dün geceki Beşiktaş'ta, aslında takım oyunu değil, defansın orta sahayı hiçe sayarak, forvetine uzun toplar atması futbolu çirkinleştiren anlayıştı... Delgado, Serdar Özkan, Cisse bu yüzden, sadece saha içi seyircisi gibi, üstlerinden geçen havan mermisi gibi, topa bakıp kaldılar... İkinci yarıda bu anlayış, daha akılcı bir futbola kendini bıraktı... Siyah-beyazlı defansın Gökhan Emreciksin gibi, ara transferin gözdesi olacak bir rakibi, durdurmaktaki zorluğu dışında, Beşiktaş mutlaka kazanması gereken karşılaşmayı ikinci 45 dakikada Rüştü değil, direkleri sayesinde sağlama alarak, önümüzdeki haftaki G.Saray derbisine, büyük bir moral şırınga etti... Son paragrafımızı hakem Yunus Yıldırım'a açıp kapatalım... Gollerin verilmediği, ofsaytların gözleri kör ettiği, kartların dengesiz çıktığı günümüzde, adam gibi maç yöneterek, günün yıldızı oldu...