Bugünlerde, yeni bir kampanya hız kazandı... Başbakan devrede, hükümet devrede, sanatçılar, yazarlar devrede... Hep bir ağızdan, tek bir amaç için bağırıyorlar: "Korsana hayır!" Başkasının malını çalıp, paşalar gibi yaşamak isteyenlerin cennet vatanıyız ya, şu günlerde pişmiş aşa su katar gibi, sofralarımıza sahte lezzet sunanlar kitap, CD, kaset, film piyasasını toptan ayaklandırdı... Büyük bir iştah ve zevkle pişirdikleri lezzetli mamullerinin, murdar olmaması için çırpınıyor bu kesim... Yakında, bir sürü "Korsan yasağı" gelecek... Yer misin, yemez misin, göreceğiz bakalım... *** Her şey güzel olur inşallah... Olur da, bir nokta aklımıza basmıyor nedense... Sen bir kitabı 20 milyona, bir CD'yi 12.5 milyona, bir kaseti 7.5 milyona satmaya çalış... Sonra da "Bizim bunca emek verdiğimiz eserlerimizi kimse almıyor, gidip korsandan alış veriş yapıyorlar" diye feryat et... Tamam, sanatçısı, emekçisi, prodüktörü, aracısı, dağıtıcısı var işin içinde... Bu paraları verecek olan da vatandaş ama... Hani, 303 milyon asgari ücrete mahkum edilen... Hani, 25 yıllık emeğinin karşılığı olarak ayda eline 400 milyon geçen emekliler... Üç ayda bir, evine yarım kilo kıyma girebilen iki çocuklu, kiracı, sade vatandaş alacak bu sanat eserlerini... Sanat camiası, ağlamakta o kadar da haklı değil yani... Korsanın 2 milyona satıp çok iyi para kazandığı bir ortamda, 12.5 milyona CD satıp "Para kazanamıyoruz" diye ağlamak biraz ayıp olmuyor mu? Tamam emek, zahmet, sanat, bilgi, birikim... Hiç birisi parayla ölçülemeyecek değerler... Ama bir yerde de, alım gücü sınırlı vatandaşı da düşünmek gerekmez mi? Korsanla mücadelede, niye "Fiyat kırma politikası" güdülmez hiç? *** Dönelim müzik, kitap, film arenasından futbol sahalarına.... Korsanlık sadece sokak başlarında, kuytu köşelerde değil ki... Kulüplerimizde, öteden beri süre gelen bir alışkanlık ve "Yemleme" var... Yönetime yakın oldun mu, al sana bir tomar bedava bilet... "En büyük başkan, bizim başkan" diye bağırdın mı, al sana 3 ile 5 bin bilet... Ve işte bir sürü "Korsan" daha size.... Çünkü bunlar, kendilerine verilen bedava biletleri satarak - üstelik karaborsa - haksız kazanç elde etmeyi alışkanlık haline getirmişler... Bu da bir nevi "Korsanlık" değil midir ? Sokakta CD, kitap, kaset satan tamam korsan da, adım başı bedavaya verilen biletleri, karaborsadan satmak korsanlık değil mi ? Avantadan para kazanan "Amigo korsanlara" lâf yok, vatandaşa ucuz kitap, CD satmak için sürümden kazananlara hapis yolu öyle mi? *** Korsan korsandır... Robin Hood misali, bir tarafta, zenginden alıp, fakire ucuz verenler, diğer yanda, zenginden alıp, herkesi zengin sanıp, aslından daha pahalıya satanlar... Eğer, korsanlık toptan bu ülkeden kalkacaksa çıkacak yasaya eyvallah... Ama sokaktakine başka, stad etrafındakine başka davranılacaksa, bu korsanlık yasası "Ölü" doğacaktır... G.Saray ve F.Bahçe'nin maç biletlerinin üzerindeki gerçek fiyatlara bir bakın, bir de sizlerin ödediği paraya... Neymiş efendim, aradaki fark "Teberru" imiş... 2.5 milyon liralık biletin 22.5 milyon, 5 milyonluk biletin 45 milyon "Teberrusu" olur mu? Hadi oldu diyelim... Peki nerede "Teberru" makbuzları? Oh ne âlâ... Kulüpler, devlete vermeyecek, devleti kandıracak öyle mi? O zaman sokak korsanlarının vatandaşı kandırmasını çok görmeyelim... "Alan razı, veren razı" diye bu günlere gelmedik mi? Maç hasılatlarını kontrol etmek, kandırılan devletin neden işine gelmiyor? Neden yönetimlerin, göz göre göre yaptığı "Korsancılık oyununa" devlet göz yumuyor? Bu kadar korsanı olan bir ülke, tarihin derinliklerinde, Karayipler'de bile görülmemiştir... Onlar "Karayip" bizimkiler ise "Acayip" korsandır vesselâm... Ve bizdeki işini bilen korsanlar, her dönemde, o Karayipler'in en üçkağıtçı, yakışıklı korsanı, Jack Sparrow'u bile gölgede bırakır inanın...