Kral mı, soytarı mı?

A -
A +

Futbolumuza son günlerde damgasını vuran Kasımpaşa Teknik Direktörü Yılmaz Vural, kimileri tarafından ciddiye alınıyor, kimileri tarafından bir "balon" gibi görülüyor. İstatistikler işin en gerçek yanı oysa. Adam, Anadolu'nun düşme hattındaki takımlarıyla F.Bahçe'yi 16 defa mağlup etmiş. Yokluk içinde, imkansızlıkların ve futbolcu darboğazında, 16 defa sarı-lacivertli takıma hüzün yaşatmış. Bunu ne Fatih Terim, ne Mustafa Denizli, ne Ersun Yanal ve ne de diğerleri başarmış. Bırakın başarmayı, Vural'ın yanına bile yaklaşamamışlar. Ve hatta, bu saydığımız isimlerin hepsinin F.Bahçe'ye karşı aldıkları galibiyetleri alt alta toplasanız, Yılmaz Vural'ın başarısının yanında, yine de sönük kaldığını görürsünüz. *** Türkiye'de 3 defa "Yılın Teknik Direktörü" seçilen, 3 takımı (Eskişehir, Sarıyer ve Antalya) Süper Lig'e çıkaran; bu sezon "sıfır" puanla aldığı Kasımpaşa'yı Trabzonspor ve F.Bahçe'yi "3'er golle" devirerek 15 puana yükselten bu Yılmaz Vural'ı, herkesin saygı çerçevesinde alkışlaması gerekmez mi? Onun kenardaki renkli görüntülerini, bir artistin rol yapması olarak algılamak yerine, kendini maça ve futbolcularının oyun şekline yürekten bağlantı kurması şeklinde yorumlamak, neden bazılarımızın işine gelmez ki? Yılmaz Vural; Türkiye'de, bir teknik direktörün, takıma katkı oranını yüzde 5'lerden, yüzde 95'lere çıkaran adamdır. İster kabul edin, ister kabul etmeyin. Yılmaz Vural "Milli Takıma talibim" diye içindekini açık açık söyleme cesaretini gösteriyorsa; büyük takımların teknik kadroda neden kendisini düşünmediklerini sorguluyorsa; bunu kendisinin ukalalığına değil, Atatürk'ün, "Zafer, zafer benimdir diyebilenindir" sözünden cesaret almasından kaynaklanan bir dik duruşun tezahürü olarak görmek gerekir. Dar görüşlü, küçük çerçeveli yöneticilerin, bir gün cesaretlerini toplayıp "soytarı" gibi değil, "kral" gibi görecekleri Yılmaz Vural'a sarılmalarını merakla bekliyoruz. Tribün terörüne ilk çare İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, keşke bu kozmopolit şehre, çok daha önce gelebilseydi. Kısa zamanda yaptıkları ortada. Her kulübe, bir Emniyet Müdürü. Ki bunlar, yöneticisinden, futbolcusuna; futbolcusundan seyirci potansiyeline kadar, herkesi gözlem altında tutacaklar. Yıllardır, olanın arkasından "vah, vah" diyerek, gelecek için, en küçük bir tedbir alınmazken, tribünlere doluşan sporun vahşi kişilerini daha da kanlandıran tedbirsizliklerle, güzelim aklı başında seyirciyi statlardan el birliği ile uzaklaştırdık. Şimdi iş tersine döndü. Tribünleri, kin kustukları arena olarak görenler, bir bir ayıklanıyor artık. Ama öncelikle bir konuya değinmek istiyoruz. Eğer; herkes biletinde gösterilen yere oturtulabilir ve ayakta maç izleme konusu önlenebilirse, göreceksiniz, insanları kontrol altında tutabilmek çok daha kolay olacaktır. Polis kameraları, daha iyi tespit yapabilecek ve seyirci kalitesi, o derece yüksek olacaktır. Bizden önermesi. Richie'nin verdiği ders! Bir müthiş fotoğraf. Doğduğundan beri bahçesinde yaşattığı, ona damarlarında dolaşan vahşiliği unutturup, duygusallığı aşılayan bir Romanyalı genci; Richie adını verdiği aslanından ayrılırken gösteren o görüntü, müthiş olan. O aslan, yanağını, baba gibi gördüğü genç Lucian Craita'ya uzatıyor. Öpmesi için. Başını göğsüne yaslıyor. Okşaması için. Ve sonra ayrılık vakti geliyor. Gözyaşları, boğazında düğümlenen hıçkırık ve hüzünlü bakışlar. xxx Bu müthiş tabloyu tersine çeviriyoruz bizim ülkede. Vahşi aslandan daha vahşi bir tablo çıkıyor karşımıza. Başı vücudundan ayrılan genç kızlar, bıçakla eleğe çevrilen masum insanlar, taşla ezilen minik çocuklar. Başkasının malına gözünü kırpmadan zarar veren, yıkıp yakan, sokak serserileri. Güney Doğu'da yollara mayın döşeyip, Mehmetçiğin paramparça olan bedenini neşe içinde seyredenler. Ve spor arenasında tribünde oturmayı medeniyetin en aşağılık disiplini zannedenlerin, köpüklü ağızlarından çıkan, ellerinden masum hedefe fırlatılanların, kan ve kini körükleyişini korkulu gözlerle ve çaresizlik içinde izliyoruz. Richie isimli aslanın, içindeki vahşi duyguları, merhamete ve saygıya dönüştürdüğü bir alemde, bazılarımızın saygıyı vahşete dönüştürmesi, ne kadar acı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.