Türkiye'de her şeye olduğu gibi, spor kulüplerine de bir "çekidüzen" vermek adına bazı hazırlıklar yapılıyor... 25 Aralık 2012 tarihinde Ankara'da bir "Çalıştay" vardı... Burada "Kulüpler Yasası" ile ilgili, spor adamlarından, yöneticilerden, spor hukukçularından ve basından bilgi alışverişinde bulunuldu... Ama o çalıştayda görünen manzara pek iç açıcı değildi... Neden mi değildi? Bir defa kulüplerimiz (birkaçı hariç) mevcut "Dernekler Yasası" ile kulüpleri idare etmek konusunda hemfikirlerdi... Her yaştaki vatandaşa hizmet vermek; sporun yaygınlaştırılmasını sağlamak; Türk sporunun uluslararası arenada başarılı olabilmesi adına görevlerinin bulunduğunu hatırlatmak adına kulüplerin bir yasası olmasını isteyenler; sanki bir suç işliyormuşçasına odak noktası oldu birdenbire... Ve dediler ki kulüpler "Biz halimizden memnunuz... Bırakın böyle gidelim." Oysa mali durumları ve idari yapılanmalarının önem kazanması zaruri olan kulüpler, disipline edilmelerini kabullenemez birlik ve beraberlik içinde gözükürken, acaba kendilerini mi yoksa kulüplerini mi düşünüyorlardı? Hayır, ikisini de değil bizce... KULÜPLER YASA İSTEMİYOR Bütçelerindeki açık ve borç miktarlarının yüklü olması, kulüpleri asla korkutmazken, kendilerini 2014 UEFA Kriterlerinin içinde bulmak istememeleri, her şeyin böyle gideceğinin daha iyi olacağına inanmışların tutumları, o çalıştayda ortaya fazla bir olgunun çıkmasına mani oldu... İşin doğrusunu söylemek gerekiyorsa, kulüpler bir yasa istemiyor... Onlar, yöneticilerin cebinden harcadıkları ve borçtan korkmadan döndürdükleri değirmenin işleyişinden mutlu... Ama o değirmenin suyunun bir gün biteceğini akıllarından dahi geçirmeden "Ağustos böceği" misali, günü kurtarmayı marifet sayıyor... Ara transfere bile 100 milyonluk harcama yapan; devlete olan borçlar için Maliye'nin kapısını çalmayı planlayan bir yönetim şekli, tabii ki Kulüpler Yasasını istemez... Bugün bir kulüp başkanı, kendisini protesto edip, yanlış yaptığını söyleyen taraftarlara "Ben ne dersem o olur" deme cesaretini gösteriyorsa, işte bu, bir yasası olmayan kulüplerin "deli" cesaretinden başka bir şey değildir... Mali Kurullarında bile işi oldu- bittiye getiren, hesap soranları diskalifiye eden, ya da kulüpleri için endişelerini belirtenleri "oyunbozan" olarak gören anlayışın, bu serbestliği ve yapısı, Kulüpler Yasası ile yok olacağını bildiği içindir... "BEN NE DERSEM O OLUR !" Bugün; menajerler, futbolcular kadar zenginleşen kesimdir... Bugün; sporla kara para aklama aynı platformda konuşuluyorsa, bunun vahameti ortadadır... Bugün; kulüplerin üyelik sorunları ve kulüp içi demokrasisinin çarpıklığı, eğer taraftarın bile tepesini attırıyor, "Diktatörlük" yakıştırmasını beraberinde getiriyorsa, bu kulüplere bir yasa mutlaka gereklidir tezi de elini güçlendiriyor demektir... Bugün; transfer harcamaları için kulüplere "Tavan kotası" konulmuyorsa, bu dernekler kanunu ile işi idare edenlerin, hallerinden memnun olduklarının göstergesidir... Bugün; üçüncü şahıslar, kulüplere para verip alacaklarını istiyorsa; temlik getirebiliyorsa ve yöneticiler, dönemleri içindeki borçlandırmadan sorumlu tutulamıyorsa, bundan mutlu olanlar tabii ki kulüpler için bir yasanın varlığını istemez... Ama... Bir gerçek var... Kulüpler, her ne kadar yasa istemese de, bir yasa yakın zamanda ortaya çıkacak ve bundan rahatsız olanların, yönetim anlayışları baştan aşağı değişecektir... İşte o zaman "Ben ne dersem o olur" söylemler yerini "Yasa ne derse o olura" bırakacak ve sporumuza bir disiplin ve adalet gelecektir... O eller kırılmalı! Önceki gün Elazığ'da oynanan Elazığspor -Beşiktaş karşılaşmasında, Beşiktaşlı taraftarların bulunduğu tribünden atılan bir meşale, sahada görevli Anadolu Ajansı foto muhabiri İbrahim Yakut'un tam kaşına isabet etti... Kanlar içinde yere yığılan ve görme kaybıyla karşı karşıya kalan Yakut, acele hastaneye yetiştirilerek duruma müdahale edildi... Peki meşaleyi atan densiz? O tıpış tıpış evine döndü... Bursa'da onlarca polisi yaralayanlar; Kadıköy'de sahaya doluşup, muhabirleri darp edip makinelerini kıranlar, dışarıda emniyet güçlerinin araçlarını yakanlar; esnafa zarar verenlerden kaçı hapiste? Hiç biri... Korku dünyasıyla, taraftarlığı çembere alanlar... Bu fiyakanız(!) bir gün bozulduğunda, halinizi gerçekten merak ediyoruz... Kükreyecek misiniz, yoksa kuzu gibi "Mee" mi diyeceksiniz, göreceğiz...