"İyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak olmazdı." İnsanların, bazen karşılıklı, bazen de hiçbir menfaat beklemeden yaptıkları iyiliklerin, gündeme geldiğindeki yankıları, kulaklara aynı tondan gelmez her zaman... Bazıları, duymamalığa gelse de, gerçeklerden kaçılmayacağını bilenlerin, boyunlarını öne eğip sessiz kalması ve ortalıkta hiç gözükmemesi de bir erdemliktir. Ama esas korkulacak kişiler, davet ederken iki büklüm olup, işleri bittikten sonra bir kağıt mendil gibi dostlarını atanlardır. *** F.Bahçe'de yüreklerde ayaklanan isyan, nedense yine yüreklerde kalır. "Mutlu olamamışlığın" ezikliği ile, kendilerini mutlu edememiş olanlara bile "eyvallah" demek zorunda bırakılanların bu davranışları, nedense, hep suiistimal edilir. Sıkıya geldiği vakit "istifa etmek" büyüklüğünü (!) gösterenleri, bir bakarsınız, bu yüreği isyanla dolu ama o isyanını hayata geçirememiş kişiler, onları yine, kırmızı halılarla göreve davet eder. Nazlana nazlana "Bu işleri benden başka kimse yapamaz" anlayışının beynini sarmalamış kişilerin, etraflarındaki yenilikçi ve başarıya gidecek yolları çok iyi bilenlere olan kin ve öfkeleri, kendilerine değil. camialarına zarar verir aslında... Onlar için "oyuncaklarını kimselerle paylaşmak istemeyen" şımarık, zengin çocukları gibi, başkalarına aşağılayıcı gözlerle bakmak, bir kıskançlık değil, her şeyi en iyi "ben bilirim" anlayışının ağırlığıdır. *** Hooijdonk, F.Bahçe'ye gelmiş geçmiş, en büyük futbol ustalarından biridir. Bunu, ne bir F.Bahçeli, ne de başka bir sporsever inkâr edebilir. Sarı-lacivertli takımın şampiyonluk yarışında, ipi göğüslemesindeki en büyük sprinter, en büyük saha içi organizatörü ve en büyük golcü olan Hooijdonk, bir gün geldi F.Bahçe'den kovulmaktan beter edildi. Yüzüne bakılmadı, uğurlanmadı, parası pulu verilmedi. Atatürk Havalimanı'na geldiği gün yaşanan coşku ve sevinç, bu müthiş yabancıya, sanki, giderken de gösterilemez miydi? Hooijdonk bir kağıt mendil olamazdı ki... Ama onu, burun silinip atılan pis mendilden daha beter etmedik mi ? Vefa, bir defa daha bozacı ismi olarak kaldı Hooijdonk veda ederken, pardon zorla veda ettirilirken... *** PSG, Arsenal, Real Madrid, Liverpool ve Manchester City gibi dünyanın dev takımlarında forma giymiş Anelka da, F.Bahçe'ye geldiğinde yer yerinden oynamıştı. Nedense kimselere kendini fazla sevdiremeyen, kibirli görünüşünün altında, müthiş bir futbol zekâsı ve kıvraklığı yatan Anelka, F.Bahçe'ye yaptığı hizmetlerinin karşılığını alan (!) futbolcular listesine girdi. Dünyada hangi takım böyle birisini kadrosunda görmek istemez? Anelka'nın, futbolun güzelliklerine zevk ve estetik katan hareketlerini seyredip, alkışlamayacak kaç taraftar vardır? Ama o Anelka bugün, piyango gibi düştüğü F.Bahçe'de yok... Neden? Çünkü sarı-lacivertli takımda döndürülen çarkın altında kalmak istemeyen isyancı tavrı yüzünden, Anelka el sallamak zorunda bırakıldı. *** Bolton Wanderers takımına satılan Anelka, Türkiye'de söyleyemediği, bazı itirafları İngiltere'de dile getirmek zorunda kaldı: "F.Bahçe'de hoca Alex'ti" İşte koca Anelka'nın F.Bahçe'deki rahatsızlık sebebi... "Alex'e yakın olanlar F.Bahçe'de forma giyiyor...Servet ve Selçuk neden oynamıyor bir sorun bakalım. Başkan Yıldırım beni kandırdı... Söz verdiği bir çok şeyi yerine getirmedi... Bana, seni satmayacağız derken, diğer yandan menecerleri devreye sokup, benden kurtulmanın plânlarını yaptı." Bu acı itiraflar, F.Bahçe'deki operasyonların, huzursuzlukların bazıları... Bakalım Kezman, Edu, Deivid, Lugano, ne zaman, ne bahanelerle Hooijdonk ve Anelka gibi küstürülüp kaçırılacak, yahut kovulacak. Çünkü, F.Bahçe'de, iş bittikten sonra kusur arananların listesi bu kadarla kalmayacaktır. Ama unutulmasın: "Kusursuz dost arayanlar, bir gün dostsuz kalır."