Liderlik sanatı...

A -
A +

Amerika'nın eski Başkanlarından Eisonhower'e "Liderlik nasıl bir şeydir?" diye sormuşlar... Başkan bir ip istemiş ve bunu masaya boylu boyuna uzatmış... Sonra ipin ucundan tutup hafifçe çekmiş... "İpi nereye çekerseniz gelir ama onu itmeye çalışırsanız başarılı olamazsınız." Eisonhower, basit bir deneyle liderlik tarifini noktalamış: "Liderlik, itip kakma ile olmaz... Çünkü o hep, sürükleyicilik ister." *** Tarih boyunca, insanlar birilerinin peşinden gitmek ve onun emirleri ile ömür tüketmek zorunda kalmışlardır... İtaat etmek, boyun eğmek, gerektiğinde canını vermek, insanların bazen gönülden, bazen de zoraki yapmak zorunda kaldığı görevleri arasındadır... İnsanlar, hayatın devamı için, önüne çıkan engelleri her kafadan çıkan seslerle değil, tek bir ağızdan çıkacak sözcükler belirlemiştir hep... Çünkü, yönetici işleri doğru yapar; lider ise doğru işi yapar... Lideri olmayan, ikide bir lider arayışı içinde olan topluluklardaki, kargaşa, geri kalınışın da, sebebi olmuştur... İstikrarı yakalamak için, liderine boyun eğen, onun düşüncelerine saygı gösterenlerin, sabırları sonunda mutlaka meyvelerini vermiştir... Eğer Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk, dünyaya dilini yutturacak kararları olmasaydı, bugün, birçok devletin boyunduruğu altında kalmamız kaçınılmaz olurdu... Ama bir lider, Türkiye'nin kaderini değiştirmiş ve liderliğin ne olduğunu "7 Düvele" göstermiştir... *** F.Bahçe'de 8 yıl liderlik yapmış birisi, şimdi kendine göre geçerli mazeretlerle, koltuğunu bırakmış ve "Artık hayatımı yaşayacağım" diyerek normal yaşantıyı seçmiştir... Her ne kadar sokaklarda "Bırakma bizi başkan" diye yürüyüşler tertip edilse de, bunlara burun kıvırıp "Bağırmanız, çağırmanız kararımı değiştirmez" diye karşı çıkan Yıldırım'ın inadı inat şimdilik... Acaba, tarihte, örneklerini gördüğümüz böyle başka bir liderleri hatırlayan var mı? "Artık kendi hayatımı yaşayacağım" diyerek, şöhreti, milyonların sevgisini, önderliği elinin tersiyle itip, saraylardan, kendi malikanesine çekilen kaç kişiyi tanırsınız? Kovan yok, iten yok "Başarısız oldun" diye etrafta çatlak söz yok... Üstelik, 8 yılda 5 defa ezeli rakibin şampiyonluğu görmüş bir başkanın kariyeri kimsenin umurunda değil... Elde, stat var ya, tesis var ya, mağazalar var ya, taraftar kartı var ya... Bunlar yetmez mi? *** Kimse, 52 bin kişilik stadı yapan düşünceye, satılan kombinelerin büyüklüğüne, tesislerin ihtişamlığına lâf söyleyemez F.Bahçe'de... "Büyük başkan bizi bırakma" diye yürüyenler, 116 milyon dolarlık borcu hiç dikkate almaz F.Bahçe'de... Rakiplerin, ittifak kurduğunu, bu yüzden ayrı bir Cumhuriyetin temellerini attıklarını söyleyenlere "Neden sürüden ayrılıyoruz... Neden bir yarışın içindekileri karşımıza düşman gibi alıyoruz" diye kimse ses çıkarmaz F.Bahçe'de... Türkiye'nin en büyük taraftara sahip kulübünü, şahsi ihtirasları uğruna küfür boğazına sürükleyenlere, basına dost elini uzatamayanlara, yayın haklarında, yabancı konusunda "Dediğim dedik, çaldığım düdük" diyenlere karşı, kimse fikrini söyleyemez F.Bahçe'de... 100. yıl eşiğine gelinmişken, transferi, hoca arayışını, yeni sezon hazırlıklarını "Gayya Kuyusu'na" atan, taraftarın kafasını allak bullak eden, hatalarının hesabını veremeden ortalıktan kaçan birisine hiç kimse isyan edemez F.Bahçe'de... Ve kimse, F.Bahçe'nin üstünde başka bir büyüğün olamayacağını dile getiremez F.Bahçe'de... *** Amerika'nın ünlü Fortune dergisinde yayınlanan bir tanımda "Lider, ortamdaki belirsizliği absorbe eden (emen) kişidir" der... Oysa F.Bahçe'nin bağrına bastığı "Gitme" diye yollara düştüğü lider, sarı-lacivertli camiada karışıklıkları, belirsizlikleri emen değil, peşinden camianın ortasına el bombası gibi bırakan kişi olmuştur... Herkesin kafasında bir soru şimdi... Uzaktan kumandalı mı, vekil bırakılan bir başkanın emrindeki mi, yoksa, yeniden seçilecek ama Yıldırım'ın bilgisi dahilinde olacak yeni bir yönetim mi? Koca bir sezonu kupasız kapatan, derdi kendisine yeten bir kulüpte, hiç kimsenin, bu kadar belirsizlikleri, F.Bahçe'nin sırtına yüklemesi hoş karşılanamaz... Bunun adı, yorgunluğu ve kendi hayatını yaşamak bahanesi değil, F.Bahçe'ye huzursuzluğun şırınga edilmesi anlamını taşır... Geçen 8 senede yaşanan güzellikleri, dikilen anıtları, bırakılan borçları bir kenara itelim... F.Bahçe başkanı olmak ne kadar zorsa, gitmesi de o kadar zor olmalıdır... Aziz Yıldırım F.Bahçe'de kolay kolay unutulmaz... O sadece, F.Bahçe'nin, arkasından ağlanan, ağıtlar yakılan başkanıdır... Böyle hatırlanacaktır... Ama o, ortama belirsizlik yayan, belirsizlik içinde her hangi bir şey yapmadan duran kişi olduğu için de, asla lider gibi anılmayacaktır... Çünkü "Lider yürüyün demez, yürüyelim der... Değişin demez, değişelim der..." Koca bir sezonu kupasız kapatan, derdi kendisine yeten bir kulüpte, hiç kimsenin, bu kadar belirsizlikleri, F.Bahçe'nin sırtına yüklemesi hoş karşılanamaz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.