Ligde tek başına

A -
A +

Mahalle aralarındaki futbol karşılaşmalarında, topun sahibi, maçtan önce istediği arkadaşını alır, dilediği vakit de maçı bitirirdi... Çünkü o, mahallenin tek söz sahibi delikanlısıydı... Onu delikanlı yapan ise başta babasının aldığı toptu... Birisi o topa sert mi vurdu, delikanlı "Ben gidiyorum" diye, anında eğlenceye son verirdi... Delikanlılık böyle bir şeydi o zaman... *** Aylar önce F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve birkaç yönetici arkadaşıyla yediğimiz yemekte, habercilik değil, bir dost toplantısının gerekliliği çerçevesinde, futbol adına her şeyden söz ettik... Güzel görüntülerin analizinin yanında, yaşanan çirkinlikleri ve muhtemel yaşanacak senaryoları yemek masasına uzattık... Adeta ameliyat yaptık... Tabii, operatör Yıldırım'dı... Bir tabip estetiği içinde değil, babadan kalma bir meslek alışkanlığı içinde, konuları delik deşik etti... Ağzına kadar dolu bir bardağa son bir damla damlatıldığındaki olası taşma gibi, içinde kimselere söyleyemediği dostane görüntüleri, bizimle paylaştı o zaman Sayın Yıldırım... *** Her ne kadar, o toplantıda Roberto Carlos için "F.Bahçe kapıları ona kapalı" diyen Başkan için, "Bunu niye böylesine kesin dille söyledi" diye kafamızı bulandıran aldatmacasını yaptığında, Roberto Carlos'un F.Bahçeli olduğu anda "Bizi uyuttu" diye düşünsek de, şimdi sapına kadar hak veriyoruz kendisine... Çünkü o, bir profesyoneldi... Milyonlarca insanın, arkasında durduğunu ve bir hareketi ile neler yapabileceğini hiç aklından çıkarmayan bir yöneticiydi... Çünkü biz, o gece söylenenleri sır olarak saklayacağımızı bilsek de, yine de gazeteciydik... Gizli kapaklı yapılması gereken bir transferin planlarını aylar önce hayata geçiren Yıldırım, bir dostluk yemeği de olsa, bizi atlatmanın zevkini yaşamıştı o gece... *** Yabancı kontenjanını 6'da tutan anlayışa isyan ettiğini, bunun sınırsızlık kavramı içinde ele alınmasını arzulayan düşünceler içinde olduğunu bizimle paylaşırken, "Ligde dengeleri bozarsınız... Bu lig çekilmez olur" dediğimizde de, o sevimli yüzü bir anda gazetelere akseden hale bürünmüştü: "Ne demek lig dengesi..." "Eğer F.Bahçe bu ligde parlamazsa, lokomotif olmazsa, siz bu işten zevk alacağınızı mı zannediyorsunuz." Şaşırmıştık... "Rabbena, hep bana" anlayışının, iliklerine nüfus ettiği bir başkanın haklılığını, bu isyanına ilave ettiği şu sözlerden sonra daha iyi anladık: "Kardeşim... Bizim Türkiye sınırlarında lider olmuşuz, kupaları kaldırmışız, çok büyük zevk aldığımızı mı zannediyorsunuz...Eğer F.Bahçe, F.Bahçe gibi anılacaksa, bu Avrupa arenalarında önüne gelene kafa tutmakla olur... Ben şu elimdeki kadro ile de maalesef bunu beceremem... Daha doğrusu bana becertmezler..." *** İşte o Aziz Yıldırım, Türkiye'ye turist olarak bile gelmesi olay olacak Roberto Carlos'u F.Bahçe'nin malı yaparken, hayalini kurduğu Avrupa'da söz sahibi olacak sarı-lacivertli takımın temellerini atıyordu... İş, sadece Roberto Carlos'la bitmeyecek ki... Çok yakın zamanda iki flaş isim daha F.Bahçe forması giymek için, milyon euroları cebe indirecek ve parmak ısırtacak kadroda yer alacak... İş bununla da kalmayacak tabii... Federasyonun yabancı konusundaki kararından sonra "B planını" uygulamaya koymak için can atan Aziz Yıldırım, Avrupa'da kupa hayali kurarken, Türkiye Ligi'nde, kimsenin yanına yaklaşamayacağı bir unutulmaz kadroyu da taraftarının huzuruna çıkaracak... Parasal sorunlarla boğuşan G.Saray ve sarı-lacivertli takımın yedek kadrosuna bile imrenerek bakan Beşiktaş'ın şu şartlarda lig ikinciliğinden başka ne şansı olabilir ki bu ligde... Çünkü inanılmaz kadro zenginliği planları yapan F.Bahçe, artık önümüzdeki sezon "Evde tek başına" dizisinin ilk bölümünü sahneye koyacaktır bu ligde...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.