LUCESCU (Emanetçi geldi efsane oldu... )

A -
A +

Günlerden bir gün, Koç Grubu, Lucescu ile Romanya'da bir reklam kampanyasına girmek istemişti... Bükreş'teki bütün bilboardlarda, Beko ürünleri ve Lucescu ismi beraber yer alacaktı... Rumen hoca, Koç Grubu ile yaptığı anlaşmada, bu kampanya için, reklam parası almayacağını belirtti... Ama bir şartı vardı... 100 huzurevi ve kimsesizler yurduna, beyaz eşya hediye edilecekti... İşte onun, önce insan, sonra da, merhamet yüklü bir kişi olduğunun küçük bir belgesi sizlere... *** Lucescu'nun günahları da az değildi hani ! Adamın günahı; F.Bahçe gibi, teknik direktör ve futbolcu değirmeni olan bir takımda olmaması ! Adamın günahı; şampiyon yaptığı takımdan olan alacağını bile silip atacak kadar gözü tok oluşu ! Adamın günahı; adının Terim, Daum değil, Lucescu olmasıydı... İşinin, hava atmak yerine, parolası "Şampiyon yapmak" olduğu bir adam, Türk insanına taa damardan girmeyi bir yatırım aracı olarak değil, insanlık borcu olduğu için prensip edinmişti... Onun kıymetini bilenlerin çokluğu yanında, bir avuç sevmeyeni ve anlamayanı olduğu da bir gerçektir... Lucescu'nun felsefesinde, eline teslim edilen futbolcuları eğitmek, beyinlerine spor şırınga etmek ve onlarla hoca - talebe ilişkisi içindeki "Katı tutarlar" çerçevesinde değil "Sevgi çemberi" içinde sarmaş dolaş olmak yatar... Onun elinde kimler adam olmadı ki ? Örneğin, "Freni tutmayan kamyon" benzetmesi yapılan İbrahim... Lucescu'nun yoğuruşu sayesinde, bu gün Milli Takım'ın bile sol kanadındaki değişmez isimdir İbrahim... Zago'yu, Ronaldo'yu Beşiktaş'ın efsane isimleri arasına sokan da Lucescu'dur... Giunti gibi bir gerçek profesyonelle, Beşiktaş'ın orta sahasını pansuman eden, Kaan Dobra ile, geçen sezon G.Birliği karşısında, şampiyonluğun yakalanmasını sağlayan, Pancu gibi sahayı diklemesine kateden bir dinamoyu, Türk sporseverinin hizmetine sunan da Lucescu'dur... *** Dün Lucescu'ya "Çeribaşı" yakıştırmasını yapanlar, bugün onun "Seribaşı" olmasından duydukları rahatsızlıkla, özür diler hale gelmişlerse, bu bir Rumen'in, görev anlayışı içinde, Türkiye'de nelere imza atılabileceğinin, basit bir göstergesidir... Onun tek defosu, Amaral gibi adı büyük, futbolu küçük bir transfer yanlışlığıdır... İlhan gibi bir "Asiyi" bile muma çeviren Lucescu, Amaral gibi görev kaçkını birisi yüzünden, Beşiktaş yönetimine karşı ezik duruma düşmüştür... Ama o, diğer hocaların aksine kendi getirdiği birisinin biletini, cebinden ödeyerek, kaytarıcılığı Beşiktaş'ın içinden temizlemiştir... Ahmet Dursun gibi kaprisli, futbolu beyninde bitirmiş birisine, her şeye rağmen sabrın sınırlarını zorlarcasına tahammülünü ise, en son arkadaşına fırlattığı "Falçata" olayından sonra tüketmiştir... Çünkü Lucescu için, önce insan olmak, futbolculuktan da önce gelen prensiptir... Bugün Beşiktaş, göze hoş gelen, rakibi nefessiz bırakan, tribünleri coşturan bir futbol sergilememesine rağmen, yenilmezliğini oyun disiplini ve yardımlaşmanın bir ürünü olarak yansıttığı için, ligi, daha bitime 17 hafta kala "Şampiyon" olarak noktalamıştır... Lucescu bir "Korkak" değil "Korkulacak" hoca olduğunu bir defa daha ispatlamış biridir... *** Fatih Terim gibi, Türk futboluna şeref, şan kazandırmış bir hocanın takımına, 14 puan fark atmak her babayiğitin harcı değildir... 6 yıldan beri, dolarları har vurup, harman savuran F.Bahçe gibi şampiyonluk hasretiyle çatlayan bir başka takımı da, 11 puan geride bırakmak, kaç hocaya nasip olmuştur bu ülkede ? Lucescu, bir iş değil çok iş başarmıştır Türkiye'de... Bir gün olsun kaprisi kapısından içeri sokmamış, UEFA şampiyonu bir takımın -emanet almasına rağmen- asla bayrağını yere düşürmemiş, basına ve kendisine karşı çıkanlara, arkasından tekme vuranlara küsmemiş birisinden, alkışı esirgemek, futbol arenasında etik değerlerle asla bağdaşmaz... Lucescu, bu ülkede sadece şampiyonluk değil, Sergen gibi kimselerin faydalanamadığı bir "Süperstarı" futbol hayatının son demlerinde, tekrar vitrine çıkartmasıyla da alkışlanacak adamdır... Lucescu, hocalık kariyerinde iki defa takımdan kovulmuştur... Birincisi; 1992 yılında İnter'in başındayken, Milan'a karşı alınan 6-3'lük mağlubiyet sonrası, aşırı derecede "Hücum futbolu" oynattı diye... İkincisi de, malûm; G.Saray'ı şampiyon yaptı diye... Onu alkışlayanlarla, değerini bilmeyenleri ayrı kefeye koyduğunuzda, beğenenler "Kara okka" çeker... Ne mutlu ki, Beşiktaş yönetimi böyle bir değere, gerekli saygıyı, imkânı vermiş ve meyvalarını toplamıştır... Kendilerine vurmuş en büyük piyangoyla, istedikleri kadar hava atmaları haklarıdır... Ne diyelim ? "Kıskananlar çatlasın"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.