Mazisi ile yaşayan adam
Büyük İskender, askerlerinden birinin devamlı "Benim adım İskender" diye hava attığını duyunca, bu askeri yanına çağırmış ve şöyle demiş: "Benim adımı taşımak mı istiyorsun... Fakat dikkat et... Bilhassa savaşlarda, kendine İskender dedirtmemeye çalış!" Eğer Türkiye'de lider konumunda biri iseniz, yandınız demektir... Tüm oklar üzerinize odaklanır... Toplar, tüfekler size nişanlanır... Yollarınıza mayınlar döşenir, bubi tuzaklarıyla sarılır etrafınız... Vatandaşın yürüdüğü sıradan bir yol bile, emniyetini kaybetmiştir sizin için... Hayat çekilmez bir hâl alır... Doğduğunuza, şöhretinize, paranıza lânet edersiniz... Çünkü bu ülkede, adamın bir yamuğunu gördüler mi, halı silker gibi silkelerler... Eşinize, çocuğunuza dil uzatırlar, üstü açılmamış küfürlerle, tükürüklerle boğulursunuz adeta... Ama illâ ki Türkiye'de yaşamak istiyorsanız, tüm bu olumsuzluklara, mutsuzluklara katlanmak zorundasınız... Çünkü burası Türkiye... Çünkü burası, aşkların nefrete en kısa zamanda döndüğü ülkedir... Fatih Terim, bir haftadan beri, buram buram tehdit kokan bir tavırla "Yakında görürsünüz" diye ortalığı bulandırıyor... Görecek olanlar, Terim'in yanlışlarını satırlara dökenler... Milyonlarca dolar transfer paralarının savrulduğunu belirtenler... Alınan ve bir çırpıda gönderilen "Futbolcu mezbahasının" kanlı bilânçosunu vatandaşa sunanlar... Şampiyon yaptığı takımdan kovulan Lucescu ile kendisini kıyaslayanlar... Mazideki parlak günleri unutup, gelecek için kara tablo çizenler... Terim'i, dillerine dolamaya cesaret (!) edip atıp tutanlar... Yandınız siz, yandınız... Lig biter bitmez, karşı taarruza geçecek olan Terim, hepinizi bir bir deşifre edecek... İnsan içine çıkacak yüzünüz kalmayacak... Terim'in adını bir daha ağzınıza almaya tövbe edeceksiniz... Kalemlerinizden bundan sonra kan değil, bal damlayacak... Oturup "Biz ne yaptık" diye ağlayacaksınız... Yandınız siz.. Yandınız... Dedik ya... Burası Türkiye... Bazen, elinden Hagi, Popescu, Hakan Şükür, Okan, Emre, Jardel, Hakan Ünsal, Ümit Davala gibi yıldızları uçup gitmiş bir takımı, Radu, Victoria, Perez, Bülent Akın gibi ucuz yıldızlarla şampiyon yapmış Lucescu gibi hoca kovulur... Hem de hiç acımadan, vicdan azabı duymadan, teşekkür etmeden, hesap kitap görmeden... Bazen de, Müslüm Can, Murat Erdoğan, Sarr, Duro, Felipe, Almaguer, Christian gibi para saydıklarını, ligin ortasında gönderen... Murat Sözkesen, Victoria, Erhan Namlı, Serkan, Faruk, Bülent Akın, Sergen, Fleurquin, Radu, Capone, Perez gibi elindeki kıymetleri istemeyen... Berkant, Baliç, Ümit Davala, Pinto, Batista, Suat Usta, Xavier, Ali Lukunku, Revivo, Hakan Ünsal gibilerden verim alamayan Fatih Terim gibi hocalar ayıplanmaz... Üstelik, bir futbolcu mezarlığına döndürülen, milyon dolarları har vurup harman savrulan G.Saray yönetimine ve onun tam yetkiyle donatılmış hocasına eleştiri getirenler, spor camiasında münafık ilân edilir... Bu nasıl Türkiye Allah aşkına? Fatih Terim olmak tabii ki kolay değil... Böyle delikanlılarla UEFA Kupası almak, Şampiyonlar Ligi'nin tozunu atmak hiç kolay değil... Ama "Terim'e taktığımız apoletlerin gölgesinde yıllarca kalacağız" diye de bir kural yok... Bu memlekette, ne hükümetler tantanalarla gelip, eşekten düşmüşcesine tarihe gömülmüştür... Ve bu memleketten, yaptıkları hizmetler, darağacında son bulan nice devlet adamları geçmiştir... Kimi zaman müthiş sanayici dediklerimize, hortumcu, kaçakçı, dolandırıcı damgası vurulmuştur... Eleştiri, dünya kurulduğunda da vardı, gelecekte de olacaktır... Mühim olan bu gibi yorumlardan ders çıkartılmasıdır... Yoksa "Başarısız başkan" diye F.Bahçe tarihine adı kazınan, alacağı hocaların ayaklarına kadar giden Aziz Yıldırım gibi spor adamlarının yanına Fatih Terim gibi eleştiri hazmetmeyen hocaları koymak bir yerde hiç de yanlış değildir... Kimse, mazisindeki üç-beş yıldızla geleceğe ipotek koymamalıdır... Bu yüzden diyoruz ki, Fatih Terim "Mazisi ile yaşayan adam" rolünü bırakıp "Geleceğin imparatoru" olarak sevimliliğini ve sevenlerinin aşkını, asla kaybetmemelidir... Yoksa, bu gidişle, kimse Fatih Terim'e özenmez...