Takımının her yenilgisinden sonra rakip takımın küme düşürülmesini isteyecekse ve Başbakan'a gidecekse, Türkiye'nin çekeceği var demektir!" "Aziz Yıldırım, önce kulübünün basketbol, yüzme, voleybol ve kürek gibi branşlarındaki doping sabıkalarına baksın!" "Kendisini, aklı selime davet ediyorum..." Bu ağır sözler, Efes Pilsen Spor Kulübü Başkanı Tuncay Özilhan'a ait... Kolay yutulur cinsinden değil... Hele hele Aziz Yıldırım'ın, bu bombardıman karşısında sallanmaması hiç mümkün değil... *** Efes Pilsen'in, şampiyonluk maçında, dopingli sporcu oynattığı için küme düşürülmesini sık sık gündeme getiren Yıldırım, birdenbire böylesine ağır saldırıya uğrayınca, doğrusu beklemediği bir yara aldı... Tabii, hukuki sürecin devam etmesi nedeni ile bu kavganın üzerine şimdilik benzin dökülmeyecektir... Ama... Türk Sporu'na hizmet eden iki büyük kuruluşun, bir rekabet ortamında, işi Başbakan'a şikayete kadar götürmesi ve taraftarına hedef olarak Efes'i göstermesi ne kadar etik?.. *** Eğer, doping olayı doğrulanırsa, Efes ve Kerem Gönlüm'ün, gerekli cezayı alacağına inancımız tam... Basketbola 33 yıldır hizmette bulunan, yurt içinde ve dışında büyük itibar kazanmış, sponsorlukları ile F.Bahçe de dahil, birçok kulübe destek vermiş bir köklü kuruluşu Başbakan'a şikayet etmeye kalkışmak, F.Bahçe gibi bir kulübün başkanına yakışmayan tavırdır... Zor günlerde destek beklenen bir kuruluşu, şimdi spor camiasından silmek için harekete geçmek, sonunda iki tarafa da bir şey kazandırmayacaktır... Hadi Efes'i kaybedelim... Aziz Yıldırım, çiftetelli oynasın... Mutluluk gerçekten bu mudur? Sizin oynadığınız topu... 2005 yılından beri, başkanlığını yaptığı Denizlispor'a tam 15 teknik direktör getiren Başkan Ali İpek, kendisi hakkında "Beyefendi, spora hizmet için varını yoğunu veren birisi" yakıştırmalarını terse yatıracak bir salvo ile, hepimizi üzen davranış içine girdi... Bursaspor yenilgisi sonrası, hışımla soyunma odasına giren İpek, önce futbolculardan "Sizin oynadığınız topu..." diye başlayan cümlesi ile bir güzel hıncını aldı... Yetmedi "Hepiniz artistsiniz" dedi ve ekledi: "Hocanız da dahil" İşte o an, Teknik Direktör Nurullah Sağlam, kibarlığının da verdiği olgunlukla "Ayıp oluyor başkan" diyerek, görevi bırakmayı kafasına koydu ve bıraktı... *** Futbolda her türlü sürprizin olacağını, hele son dakikalardaki şok gollerle, giden puanların varlığını kabullenemeyen bir anlayışın, futbolcusunu azarlama yetkisi vardır ama hakaret etme yetkisi yoktur... Bravo Nurullah Hoca, bravo büyük olgunluk gösteren, ekmek parası uğruna sessiz kalmayı tercih eden Denizlisporlu futbolcular... 4 yılda 15 teknik direktör dayanmamış bir başkana, başka bir olgunluk gösteremezdiniz... Kendinizi iyi tutmuşsunuz vallahi... Biraz da, karneye bakalım... Fatih Terim'in, kariyerine hocalığına, geçmişteki başarılarına laf söyleyen taş olur... UEFA Kupası, 4 yıl üst üste G.Saray'da şampiyonluk, Avrupa Şampiyonası'nda 3.lük... Bunlar, hal ve gidiş notlarından bazıları... Amma... 2005'te, Türk Milli Takımı FIFA'nın resmi sıralamasında neredeydi? Söyleyelim; 12. sıradaydı... Peki, Fatih Terim birkaç gün önce bıraktığında sıralamadaki yerimiz nasıldı? Söyleyelim; 39. Yani, 27 basamaklık bir düşüş gerçeği var ortada... *** Afrika'daki, Dünya Şampiyonası elemeleri için herkesin "Lokum grup" ortak noktasında birleştiği basit engeli aşamayarak, boynumuzun bükük kaldığı şu günlerde, Terim'in kendine göre bahaneler bulduğu başarısızlığı, sadece "istifa" bedeli ile ödemesi kendisini bağlar... Fatih Terim bugün gitmiştir, yarın belki yine gelir... Ama olan milli takıma olmuştur... Kapris uğruna futbolcu seçimlerindeki bize göre yanlışlıklar, ona göre hep doğru olmuştur... Kendi takımlarında ilk 18'lere bile giremeyenleri milli yapması onun doğrusu, bizim yanlışımızdır... "Ders almam, ders veririm" ya da "Benim kitabımda eleme maçıyla turnuvalara gitmek yazmaz" demesi, Terim'e ait övgü sözleri olabilir... Ama biz, basit bir söylemle "Hatice'ye değil, neticeye bakarız" sonuçta... *** İşte elimizde FIFA'nın verdiği son karne... Terim, bu milli takımı 2005 yılında 12.lik basamağında almış, dün 39. sırada bırakmıştır... Gerçek buradadır... Bahaneler, kendine göre doğrudur, bize göre yanlıştır... Siz çocuğunuzu, bin bir güçlüklerle okula gönderiyorsunuz... Çocuğunuz her defasında "Çalışıyorum baba, merak etme" diyor... Yılsonunda bir bakıyorsunuz, elinde karne ile eve gelen çocuğunuz bütünlemeye kalmış... Ne oldu, sene içinde çalışması, ne oldu sizin dürtüleriniz, ne oldu hep "Problem yok" demesi... Karne gerçektir... Ufak tefek haksızlıklar olsa da, karne gerçektir... O yüzden, Terim'in alkışladığımız, saygı ile önünde eğildiğimiz başarıları sağ tarafa; 12.likten alıp, 39. sırada bıraktığı milli takım başarısızlığı sol tarafa... Kutlama kürsüsü 1- Başkanının "Hepiniz artistsiniz... Hocanız da dahil" sözü üzerine, bir çırpıda Denizlispor'u bırakan Nurullah Sağlam... 2- G.Antepli Julio Cesar'ın müthiş frikik golünden sonra arkadaşına telefon edip, barajın mı, kendisinin mi hatalı olduğunu sorgulayan Volkan Demirel... 3- Her sözüne "Eyvallah" denilen Aziz Yıldırım'a; yıldırım gibi cevap veren, Efes Pilsen Başkanı Tuncay Özilhan...