Nabza göre şerbet

A -
A +

Adam kayırmada üstümüze yok... Günümüzde, sevgilerin bile çoğunlukla menfaat kokması yüzünden, kimse kimseye güvenemez oldu... Etiler'de genç manken, erkek arkadaşının evine yerleşir, oranın adı "Aşk yuvası" olur... Güngören'de "Zina evi..." Sosyetede, iki günde bir sevgili değiştirip, değiş tokuş kapakçıklarına dönenlere imrenilir, mahalle arasında ise namus cinayetleri işlenir... Burası Türkiye işte... Kimin namuslu, kimin torpilli, kimin beyefendi ve hanımefendi olduğuna toplum değil, sadece birileri karar verir... O birileri çok bilir, o birileri Türkiye'dir... Ama o birileri, çok yanılır, hem de hep yanılır...  Fatih Terim, G.Saray'dan Fiorentina'ya uçtuğunda, arkasında müthiş bir takım bırakmıştı... O takımı, kim olsa defalarca şampiyon yapardı artık... Yeter ki onlara "Çıkın oynayın" diyecek birileri olsun... Ama o güzelim takım, salkımdan tane tane koparılan üzüm misali dağıtıldı, birilerine ikram edildi... Üstelik buram buram menfaat kokuları içinde meze yapıldı... Ve bir gün bakıldığında, 11 tane müthiş aslanın G.Saray'da sadece "Adı kalmış yadigâr..." Milyonlarca dolara alınan yıldızlar, borç batağına düşenlerin, haraç mezat sattıkları tapon mal olmuş... "Yok mu artıran" diye bağırmadan, zorla, cebren ve hile ile, üstelik destan yazanlar, alınlarına satılık yaftaları yapıştırılıp ağlaya ağlaya gönderilmiş yuvadan... Elde avuçta kalmayıp, ele güne muhtaç hale gelen bir kulüp, öyle bir zamanda, 28 milyon dolara aldığı bir dünya markası golcüsünü bile, 6 milyon dolara satmak zorunda kalmış... Bunun adı ticaret değil, bunun adı ihanet olmuş, kimin umurunda... Fatih Terim'den sonra, G.Saray'ın başına getirilen Lucescu, bir gün olsun "Futbolcu isterim" diye ağlamadı... Üstelik Avrupa'nın ucuz yabancıları ile, 60 milyon dolar transfer yapmış F.Bahçe'nin de mücadele ettiği ligde mutlu sona ulaştı... Borç batağından bir nebze olsun kurtulup, ucuz adamlar ve yedek futbolcularla kulübü ayakta tutup, haysiyet ve şeref kazandırmış bir Rumen, sonunda bu G.Saray'dan yine de kovuldu... Söylemesi bile zor olan milyon dolar borçtan, biraz olsun kendini kurtaran G.Saray, Lucescu'ya yatıp kalkıp dua edeceğine, onu aşağılayarak kulüpten ağlata ağlata uzaklaştırdı... Unutulmamalıdır ki; ucuz adamlarla büyük şampiyonluk kucaklayan Lucescu, istediği en pahalı, o da 150 bin dolarlık futbolcu Radu ile, hem Şampiyonlar Ligi'nde hem de Süper Lig'de aslanlar gibi mücadele etmişti... Ama şimdi, yeniden göreve davet edilen Fatih Terim için, kesenin ağzı yine ardına kadar açıldı.. Üstelik G.Saray, pahalı transferler nedeni ile, yeni bütçeyi belirlemek için 6 Temmuz'da Olağanüstü Genel Kurul kararı bile aldı... "Harca Fatih hocam, harca..."  Niye nabza göre şerbet veririz ki... Lucescu'nun canı can değil miydi? O zamanki taraftar transfere susamamış mıydı? "Borç borç" diye rüyalarında bile kâbus görenler, onları bu duruma düşüren kişilerin başında bulunan Fatih Terim zamanının ceremesini, niye Lucecu'lu G.Saray'a ödetti? Adamcağızı, değil futbolcu istemeye "Bir sandviçe bile muhtaç haldeyiz" diye terslerken sızlamayan vicdanlar, şimdi Terim için dolarları havada uçuşturuyor... Fatih Terim büyüklüğünü bir defa daha ispat etmek için, Lucescu'nun bıraktığı kadro ile başarıyı yakalamalıydı... O eski imparator, bakıyoruz sadece günü kurtarmak için transfer yaptırıyor... Hangi genç futbolcunun peşinde koşuluyor? Nerede yatırım? Ümit Davala geri çağrılıp imza attırıldı, Okan bekleniyor, Emre için girişimler sürüyor... Geleceğin takımı, başka bir seneye, başka bir bahara... "Pahalı etin yahnisi iyi olur" diye şartlananlar, sosyete mahallelerinden, biraz da patika yollu semtlere de uğrasalar, gerçekler su yüzüne çıkacak ama, nerdeee...  Ünlü düşünür Diyojen'e sormuşlar: "Yemek yemek için en münasip zaman hangisidir?" Diyojen cevap vermiş: "Zenginsen her zaman, fakirsen bulduğun zaman..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.