Ne mutlu bize (mi)!

A -
A +

Ne mutlu bize... Her tarafı buram buram şaibe, üçkağıtçılık, çirkinlik, terör, kan kokan bu ligimizden, 2 Şampiyonlar Ligi, 2 UEFA yolcusu çıkardık... 3 takımı uçuruma itip, arkalarından kahkahalar attık... Ne mutlu bize! Ligimizin üstüne ölü toprağı atıp, başında "El Fatiha" değil "Şükür duası" okuduk... *** Ve ne mutlu bize! Futbol sahalarına, patlayıcı madde, bozuk para, idrar dolu pet şişe, ayakkabı, cep telefonu, davul tokmağı atarak renk getirdik... Soyunma odası koridorlarında, beli kasaturalı, tabancalı magandalarla terör estirip, rakip futbolculara ömür biçtik... Onlara "Bu maçı vereceniz lan, yoksa muhatabınız aha bunlar olur" deyip, parlak kasaturaları, altın kaplamalı tabancaları gösterdik... Futbolcuların moralini bozmak için, 5 yaşındaki kızına, ölmüş ana babasına ve de karısına küfür yağdırdık... Ne mutlu bize! Olması gerekenlerin yerinde, olmaması gerekenlerle futbola şike, çirkinlik, şaibe, magandalık, tehdit, dayak ve kan karıştırdık... Misafir sporculara; sahaya atlayan, ilgisiz ve gözü dönmüş fanatiklerden "Yakan toptan" kaçar gibi, hayatlarının slalomunu yaptırdık... Onlar, günü hafif hasarlı atlatmanın çarelerini, korkulu gözlerle bulmaya çalışırken, emniyet güçlerinin sadece bakışlarıyla ifade ettikleri "Kaç oğlum... Bana güvenme..." kaytarıcılığı karşısında, insanlığa nasıl değer verildiğini, sadece donuk gözlerle izleyip "Vay anasına" diye hayretlerimizi belirttik... Ne mutlu bize! *** Devlete olan vergi borçlarını sildirmek için, Ankara'ya "Hava köprüsü" kuranlar, transferdeki gerçek rakamların onda birini bile federasyona bildirmeyenler... Maç biletlerini, üzerlerindeki komik fiyattan değil de "Teberru" adı altında, inanılmaz yüksek fiyata satıp, sadece bilet üzerindeki rakamdan KDV'sini ödeyenler "Muteber" kişidir bu ülkede... Amigolara avantadan bilet, seyahat için uçak, otobüs ve otel temin edip, kendi çıkarları için kullananlar, iş tersine döndüğünde kaçıp gidenler, basına olmadık hakaretleri edip, onları uşak gibi görenler, lig öncesi sarmaş dolaş, lig sonrası it dalaşına dönen samimiyetlerin (!) aktörleri, hâlâ daha spor vitrininde değil mi bu ülkede? Türkiye'ye "Dünya üçüncülüğü" apoletini takan Şenol Güneş gibi bir hocaya yapmadığını bırakmayan, etmediğini ardına koymayanlar... "Parasını ödedim" deyip basını kullanan, elindeki gerçek belgelerle bu başarılı hocayı mahkeme mahkeme gezmek, Başbakan'a Devlet Bakanı'na ağlamak zorunda bırakanlar... Bir sezon boyunca Tahkim ve MHK'nın üzerinden elini çekmeyenler yine göreve talip değil mi bu ülkede? Fatih Terim'e Brütüs'lük edenler... Sahadaki orta hakemin kafasının bardakla yarılmasında "Stad dışından bir delinin fırlattığı" mazeretini haklı bulup, o takımın puanını silemeyen, hükmen mağlup edemeyenler... 5 futbolcuya kırmızı kart gösterip, oyunu tatil ettikten 15 dakika sonra sahaya dönüp maçı tekrar başlatan hakemin "Kırmızı kartları yedek oyunculara gösterdim" bahanesini komik değil gerçek bulanlar yine bizler değil miyiz? *** Nesini konuşuyoruz, neyi düzeltmeye çalışıyoruz, niye sinirimizi yeniden tepemize çıkarıyoruz ki? Bütün bunlar, sanki yeni... Biz, dolar düştüğünde benzini ucuzlatmayan, ama yükseldiğinde yüzde 5'lik zammı bir saniye gecikmeden yapan Türkiye'de yaşamıyor muyuz? Biz, 5 şeritli yolun 2 şeride inince trafiğin kördüğüm olacağını hesap edemeyenlerin (Örnek: İstanbul Yeşilköy Kavşağı) etkili makamlarda oturduğu Türkiye'de değil miyiz? Biz, F.Bahçe'nin şampiyon olduğu günün hemen sonrasında, sarı - lacivertli hisselerin borsada "Taban" yaptığının nedenini bir Allah'ın kulunun bilmediği Türkiye'nin ekonomik şartlarında yüzmeye çalışmıyor muyuz? Biz, 2012 Olimpiyatı için ilk elemenin yapılacağı bir günde, bu işte - şayet elemeyi kazansaydık - en büyük şeref ve pay sahibi olacakken, Büyükşehir Belediye Başakanı'nın randevularının yoğunluğu nedeniyle Lozan'a gitmeyi plânlamadığı Türkiye'nin, 15 milyon nüfuslu İstanbul'unda nefes almıyor muyuz? Biz neyi tartışıyoruz? Böyle bir Türkiye'de, böyle bir anlayış içinde, futboldaki şikeyi, pisliği mi önleyeceğiz? Hakemlerin göz göre göre puan gasplarına sesimizi mi çıkartacağız? Böyle gelmiş, böyle gideceeek... Birileri sevinecek, birileri düşecek, birileri haksızlığa uğrarken, birileri de hâlâ daha borularını öttürecek... Bunlar hiç değişmeyecek, bunlardan hiç kaçılmayacak bu Türkiye'de... Bu anlayış, bu "Adam sendecilik" olduğu müddetçe... Öyleyse... Sahi biz, niye canımızı sıkıyoruz, neyi tartışıyoruz? Mutlu değil miyiz bu ülkede?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.