İnsanları kırmadan gazetecilik yapmak aslında çok zordur... Ama eğer başınızda Enver Ağabey gibi birisi varsa, o zaman, bu sizin asli göreviniz olur... "Toplumları eleştirirken, neyi kaybedeceğinizi, neyi kazanacağınızı iyi bilmelisiniz... Ve asla bir başkasını yazılarınızla üzerek, basamak çıkamazsınız" diyen bir Enver Ağabey'in, prensiplerinden sapmadan yolumuza devam ettik hep... Allah hepimize Enver Ağabey gibi, hep gülen, hep şükreden, iyi bir insan olmak nasip etsin... Mekânı cennet olsun... "Görevi ne olursa olsun herkesi kendimden daha kıymetli gördüm. Kimseyi incitmemeye çalıştım." (Dr.Enver ÖREN) Maç biter dedikodu başlar! Türkiye'nin spor gerçeklerinden birisi, futbolda 90 dakikalar biter bitmez, dostlukların da biter olması... Puan savaşında, yenilgilerin asla hazmedilmediği; galip geleni kutlamanın büyük bir ayıp ve aşağılık bir durum olarak algılandığı ülkemizde, çok şey değişirken, ne yazık ki bu değişkenlik, sporun kenarından bile geçmiyor... "Şiddet Yasamız var" diye övünmenin bile ayıp olduğu gergin ortamda, ne yasayı takan var, ne yasayı uygulayan... Seyircisiz bir maçta bile, stat dışından sahanın içine paraşütle atılan meşaleler, bugün dünya spor basınında manşetlerini süslüyor... "Gördük ama böylesini ilk defa" diyerek hayretlerini gizleyemiyorlar... Dünyada bir ilki başarmanın mutlaka övünülecek bir tarafı olmalı... Ama kafasına; kulübüne ceza aldırmayı koymuş insanların, cinlikleriyle başa çıkmak imkânsız... Yarın paraşütü yasaklarsınız, adam uçak kiralar yine yapar yapacağını... Ya da bir roketatarla 5 mahalle ötedeki boş arsadan, yine saha içindeki hedefi vurur... Yeter ki istesin... PARA, HIRS, REKABET Bu sezon, ligimizde ayrı bir lezzetin ortaya çıkması sevindirici bir rekabetin doğmasına da sebep oldu... İşte Akhisar... İşte Elazığ, Bursa, Eskişehir, Kayseri.. vs. Kimin kimi tepeleyeceği belli olmayan bir yarış... Her ne kadar büyük takımlarımız bu durumdan rahatsız olsa da, puanların artık eskisi gibi kolay lokma olmadığı meydanda... Çünkü işin içinde, Futbol Federasyonunun maç başına galibiyete 900 bin, beraberliğe ise 450 bin TL vermesi var... F.Bahçe'nin doksanlı dakikalarda kurtardığı Kasımpaşa maçında eğer misafir takım galip gelse puanını 36'ya çıkaracak, F.Bahçe 37'de kalacak... Yani, değer olarak mukayese kabul etmeyen bir rekabet de, puan farkı sadece 1'e inecek... İşte böylesine kritik bir karşılaşmada, tabii ki sinirler gergin, tribünler, diken üstünde izleyecek müsabakayı... ANLAYIŞIMIZ DEĞİŞİR Mİ? Karşılaşma bittiğinde müsabakanın kalitesi konuşulacağına, yine futbol dışı olaylar, gündeme damgasını vurdu ve değişen bir şey olmadığını bir kere daha gördük... Küfürleşmeler, koridorlarda adam kovalamalar ve kavga için randevular... Ne oluyoruz yahu? Televizyonlardaki programlarda, gazetelerin spor manşetlerinde maç yerine, küfür ve kavga haberleri... Bu da yetmiyormuş gibi tabii ki hakem rezaleti... Maçın mükemmel analizlerini yapanlar; yazılarının ve yorumlarının küfür ve kavga haberleri arasında kaybolduğunu görmenin üzüntüsü ile en fazla kahrolan kesim oluyor bu durumlarda... Yazık... "Futbol, asla sadece futbol değildir" kitabının yazarı Simon Kuper'in bu iddiasını kuvvetlendirmek için en fazla gayret gösteren (!) ülke konumunda olmamız, bizim övünülecek yanımız değildir asla... Ama ne yazık ki, şike söylemleri ile yıpratılan; futbol kardeşliğini rafa kaldıran; tribün ve stat dışı şiddetin büyük boyutlara ulaşmasına sebep olan "Spor yapımızla" ülkemiz içinde yapılan tüm güzellikleri de unutturmaya çalışıyoruz... Bir gün; yine derbi maçlarını, misafir takım seyircisiyle izlettirmeyi başarırsak... Bir gün; yönetici profillerini düzeltip, para babalarını değil, spor kuralları ile özleşen kişileri, kulüplerin başına getirebilirsek... Ve bir gün; sporun kardeşlik olduğuna kendimizi inandırabilirsek, işte o zaman Simon Kuper'in "Futbol, asla sadece futbol değildir" tezini çürütürüz...