Mersin karşısında seyrettiğimiz Beşiktaş'ın her bir futbolcusu için, uzun uzun övgü dolu sözleri sıralamak asla abartı olmaz... Ama bir kişi için işi biraz gerçekten abartmak zorundayız... O da 20 yaşındaki Oğuzhan Özyakup... Arsenal'in alt yapısında yetişmiş olmasının verdiği beceri ile duyduğu özgüven içinde, siyah-beyazlı takımın "Ben geleceğin yıldızıyım" dedirten ismi Oğuzhan'dı gecenin parlayan yıldızı... Hep söylemişimdir... Fernandes Türkiye'nin en kaliteli yabancısı... Ama Beşiktaş'ta onun dilinden anlayan kimse yoktu ki... Fernandes pas atar, alamaz... Fernandes'e pas atacak kimseyi arayıp bulamazsınız bu takımda... Gariban tek başına çırpınır durur... Bir maçta adeta üç maçlık efor harcarken, vücudunun kaybettiği su ve enerjiyi, bu Portekizli nasıl tamamlar hâlâ anlamış değilim... Maç biter, gecelere dalar... Sabahlara kadar kafasına göre takılır... Onun tek şikâyet ettiği konu, kendisi dile getirmese de, takımdaki "ver-kaç" yapacağı "kafa dengi" bir futbolcu özlemiydi... İşte dün akşam gördük ki, artık Fernandes yalnız değil... Oğuzhan gibi, bir İngiliz ekolünden gelme delikanlı, artık onun ekürisi... 500 bin euroya alınan, kendisine de yılda 450 bin euro verilen bir futbolcu Beşiktaş'ın geleceğidir artık... Ama... Dün ilk yarıda futbol adına her türlü güzelliğe imza atan Oğuzhan, daha ikinci yarının başında takımını yalnız bırakan adam oldu... Nazara gelmek bu olsa gerek... Siyah-beyazlı takım 10 kişi kalmanın dezavantajını, ne yazık ki koca 45 dakikada kapatamadı... Yorulan Fernandes de, Oğuzhan çıktıktan sonra oyunu bıraktı... Görünen o ki, bu kadroya İbrahim Toraman'ın katılmasıyla, Beşiktaş'ta tırmanış biraz daha ivme kazanacaktır... Tabii, bir kişinin atılmasıyla, dengelerin bu kadar çabuk bozulmayacağı bir anlayış geldiği sürece...